Öncelikle küresel ısınma kavramını ele alalım.

Genel anlamı ile küresel ısınmayı “dünya genelinde sıcaklığın sistematik bir biçimde yükselmesini ifade ederken, küresel iklim değişimi ise, küresel ısınmaya bağlı olarak yağış, nem, hava hareketleri, kuraklık gibi diğer iklim öğelerinin de değişmesi olarak tanımlayabiliriz (Çepel, 2003).

Küresel ısınma bir sektörün, şehrin, bölgenin, bir ülkenin veya bir kıtanın değil tüm dünyamızın sorunudur.

Küresel ısınmanın sonuçları somut olarak artık görülmekte, hayatımızı ve hatta gelecekteki hayatımızı olduğu kadar gelecek kuşakların kaderini de etkileyecektir.

İklim değişikliklerine bağlı olarak atmosferin giderek hızla ısınması sonucunda; buzulların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi, bölgesel ve yerel yağış düzenlerinin değişmesi, en uç hava olaylarının sayı ve sıklığının sıklıkla karşımıza çıkması, çevresel şart ve sistemlerin değişmesiyle bazı hayvan ve bitki türlerinin yok olması, sel, fırtına, kasırga başta olmak üzere kuraklık gibi iklimle ilgili doğal felaketlerin artmasına neden olacağı tahminlerden öte bir gerçek olarak yaşadığımız gündelik olaylar haline gelmektedir.

Küresel ısınma ileri dönemlerde toplu nüfus hareketlerine yol açabilecek bir küresel sosyal olgu haline gelebilecektir. Bunu işaretlerini bugün, tropikal ve çöl iklimlerde yaşayan halkların ılıman iklime doğru toplu göçlerinde görebilmekteyiz. Bunun sonucu göç alan ülkelerin nüfus yapılarının bozulması ile sosyal ve ekonomik sistemlerinin kaos ortamlarına dönüşeceğini tahmin etmek zor değildir.

Bu göçler ve küresel ısınmanın sonucu olarak bazı sektörler doğrudan etkileneceklerdir. İklim değişikliklerinin etkileyeceği sektörler başında; tarım, gıda üretimi, balıkçılık, hayvancılık, ormancılık, dış ticaret, turizm, sağlık, iklimlendirme, inşaat, lojistik ve finans-sigortacılık yer alacaktır.

Ülkemizde olacağı gibi dünyanın neredeyse tamamında İnsanlığı en fazla etkileyecek olan sektör de tarım ve gıda üretimi olacaktır.

Çünkü tarım sektörü, insanlığın tükettiği gıdalar içinde sadece tuz ve maden suyunu üretmemektedir. Diğer taraftan tarım en kırılgan sektördür.

Tarım doğaya bağlı olarak sürdürülen bir faaliyettir, teknoloji ne kadar gelişse de bu kırılgan özelliğini kaybetmesi veya güçlendirmesi mümkün değildir.

Tarımın ekonomik bir faaliyet olması nedeniyle, iklim değişikliği ile ortaya çıkacak üretimdeki değişimler, hem ülke hem de uluslararası ticaret açısından önemlidir. Tarım iklim değişikliğinden etkilendiği kadar, iklim değişikliğine de neden olan bir faaliyet alanıdır.

Yakın dönemlerde ülkemiz ısı değişikliklerinin tarımına etkileri araştırıldığında elde edilen sonuçlara göre, tarım verimi ve yağış miktarında görülen değişiklerin tarımsal GSYİH üzerinde anlamlı ve negatif bir etkide bulunmaktadır. Ayrıca, bu süreç devam ettiği müddetçe sıcaklık değişimlerinin tarım sektörü üzerinde olumsuz yönde etki yapacağı sonucuna ulaşılmıştır.