İklim değişikliği ve küresel ısınma ile ilgili olarak konunun uzmanlarının bu alandaki araştırma ve görüşlerini sunmaya devam ediyoruz.Yazı dizimize Sayın Prof Dr. Zeynep Zaimoğlu’nun araştırmasından alıntılar ile sürdürüyoruz.

Tarihi verilere, astronomi bilimine ve bilimsel senaryolara göre önümüzdeki çeyrek yüzyılın en zor geçecek olan doğa olaylarının başında iklim değişikliği gelmektedir.

Bunun anlamı ise 21. yüzyılda, toprak ve su ekosistemlerinde geri dönüşü olmayan hasara ve üretim potansiyeli kaybına neden olabilecek çevresel bir tehdit olan küresel ısınma ve iklim değişikliği ile karşı karşıya olduğumuzdur.

Gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin tarımsal üretime dayanması, iklim değişikliğinin etkilerinin daha fazla hissedilmesine neden olmaktadır. Özellikle ekstrem hava koşulları gelişmekte olan ülkelerde tarımsal üretimi imkansız hale getirmekte ve dolayısıyla göçe sebebiyet vermektedir.

Tarım sektörü ve iklim içi içe bir sektördür. Doğal faktörlerin etkisi verimliliği doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla, toprak ve su gibi tarım için oldukça önemli olan doğal kaynakların değişmesi, tarım ürünlerinin kalite ve miktarlarını olumsuz etkilemektedir. İklim çeşitliliğine bağlı olarak tarımsal üretimde önemli değişmeler gözlenmektedir. Özellikle şiddetli fırtınalar, sıcak dalgalar ve zarar verici donlar gibi tarım üretkenliğini etkileyen çok şiddetli hava olaylarının üretkenliği azalttığı görülmektedir(Büken ve ark., 2017).

* İklim değişikliği nedeniyle sel ve fırtına gibi doğal afetlerin sıklığında ve şiddetinde görülen ve görülebilecek artışlar sermayenin beklenen yaşam süresinden önce kullanım dışı kalmasına neden olabilmektedir. Ayrıca etkileri uzun yıllar devam edecek olan küresel ısınma, daha sık sermaye yatırımı ayarlamalarını gündeme getirecektir (Fankhauser ve arkadaşı, 2005).

* Benzer bir şekilde iklim değişikliği nedeniyle deniz seviyesinin yükselmesi, özellikle tarım alanlarının zarar görme risklerini arttırarak tarımsal sermayenin yıpranmasını hızlandıracaktır

Verimli tarımsal bölgelerde, beklenilenden daha sıcak ve kurak koşullar sonucu mahsulün negatif etkilenmesi, üretim miktarının azalması sonucu dünya gıda arzının tehdit altında olması olarak değerlendirilebilir. Gıda Güvenliğini iklim değişikliklerinin yanı sıra, sera gazı emisyonları ile iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması çabalarının oluşturduğu ekonomik etkiler yani, tarımsal ürün fiyatları ve tedarik zincirleri, olumsuz etkilemektedir.

Tarım sektörü, ülkemizle beraber birçok ülkede bir numaralı su tüketici sektörüdür. Nüfus artışı ile ortaya çıkan gıda ihtiyacı ve iklim değişikliği sebebiyle azalan ve daha çok azalması beklenen su, iki büyük sorunla karşı karşıya kalmıştır. Giderek kısıtlı hale gelen su kaynaklarına talep hızla arttıkça, tarımda kullanılan su miktarı kısıtlanmakta ve dünya gıda güvenliği tehlikeye girmektedir.

Bu dönemde “Su Kaynakları ve Gıda Güvenliği ilişkisi Gıda güvenliği”ni dört temel faktör ile özetlemek mümkündür: Gıdaya erişilebilirlik, Gıda kullanımı, Gıda yeterliliği , Gıda sistemindeki istikrar.

Kaynak/Alıntı: Zeynep Zaimoğlu. İklim Değişikliği ve Türkiye Tarımı Etkileşimi Zeynep Zaimoğlu