GDO 'genetiği değiştirilmiş organizma' yani tadı tuzu, değiştirilmiş sebze ve meyve ile besleniyoruz yaklaşık yirmi yılı aşkın bir süredir. Dünya nüfusunda yaşanan artış ve buna bağlı olarak artan beslenme ihtiyacını karşılamak için bilim insanlarınca geliştirilen GDO (Genetiği değiştirilmiş organizma) tohumlarla tanıştık. Bu tohumlar tabir-i caizse bire on, bire yüz kat ürün vermek için tasarlandı. Halk arasında hormon diye de bilinen bu tohumlardan ekilen her ne olursa olsun ve yahut yetiştirilen tavuk, sığır ve küçükbaş hayvanlardan bile fazlasıyla verim alınmaya başlandı. Bakıldığında mantıklıymış gibi görülen bu üretim şekli aslında tam bir tehlike girdabı oluşturuyor. Üretimi yapılan her ne olursa olsun kullanılan ve laboratuar ortamında deney yoluyla ortaya çıkmış olan GDO ilaçları insan ruh ve beden sağlığı açısından tehlike arz etmeye devam ediyor. Örneğin doğal ortamında bir kök çilek bitkisinden ortalama bir ceviz büyüklüğünde meyve alınıyorken, GDO'lu çilek fidanından neredeyse küçük boy armut büyüklüğünde çilek meyvesi alınıyor. Aynı bitkiden hem devasa büyüklükte meyveler ve aynı bitkiden defalarca meyve hasadı yapılmakta. Yani doğal olmayan bu GDO tohumları doğal olmayan yoldan meyvelerini veriyor. Günümüzde hem ülkemizde hem de dünyanın diğer tüm ülkelerinde maalesef ki GDO'lu üretim tarımdan tutunda hayvancılığa kadar her sektörde kullanı-lıyor. Tabii ki bu du-rum beraberinde in-san vücudunda ruhsal ve bedensel hasarlara neden oluyor. Örneğin son yirmi yılda demans, Alzheimer, çeşitli kanser türleri, ruhsal bunalımlar ve daha pek çok hastalıkta gözle görülür artış yaşandı. GDO gibi bir oluşum nasıl ki girdiği her yerde hasar bırakıyorsa insan bedenine girdiğinde de hasarlara neden oluyor.

ATA TOHUMLARI YENİDEN GÜNDEMDE

Ata tohumları; çok eski zamanlardan beri Anadolu topraklarında tarımla uğraşan dedelerimizin kullandıkları tohumlara deniyor. Yani her hasat döneminden sonra atalarımız gelecek yıl yapılacak ekim işleri için muhakkak ürettikleri her bitkiden tohumluk ayırırlardı. Bu böylece asırlar boyunca devam etti. Ancak az önce bahsettiğim üzere o zamanlar dünyamızın nüfusu ve ülkemizin nüfusu bu kadar çok fazla değildi. Üretilenler yetiyor ve tatları tuzları da gerçekten enfesti. Şimdilerde yeniden ülkemizin çeşitli yörelerinde Ata Tohumları kullanılmaya başlandı. Öte yandan devlet konuya el attı ve Tohum Bankası'nı açtı şimdi bu bankada Ata Tohumlarımız muhafaza ediliyor ve bu tohumlardan elde edilen fideler üreticilere verilerek sağlıklı ürünler yetiştiriliyor. Ayrıca vatandaşlarda dedelerinden kalan tohumları isteyenlere cüzi bir ücret karşılığında tedarik ediyor. Evet ruh beden sağlığımızı korumak, gelecek yıllara sağlıklı nesiller yetiştirmek için yediğimiz içtiğimiz her şeyi derhal korumaya almalıyız. Ata Tohumlarıyla yetişen her bir lezzetli ürünü tüketmek ruhumuza ve bedenimize çok ama çok iyi gelecek. Ata Tohumu kullanımını teşvik edelim tarlalarımızdan bostanlarımızdan kaliteli, besleyiciliği yüksek ürünler elde edelim…