Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte dışarda vakit geçiren insanların çoğu artık eve yöneliyor. Televizyondaki diziler, programlar ve yarışmalar daha çok izlenmeye başlanıyor.

Genel anlamda hayatımıza bir şekilde müdahil olan bu yapımlardan etkilenen kesim oldukça fazla. En başta çocukların büyüme çağında dizilerdeki saçmalıklara maruz kalması çok üzücü. 

Her dizinin elbette kurgusu var ve farklı konulara değiniyorlar. Dizileri izlerken kendi hayatımızdaki yaşadığımız duygusal anlar canlanıyor gözümüzde. Buraya kadar sorun yok tabiki ama gerçeklik dışı veya sıradanmış gibi görünen kurgular bizleri dahi etkiliyor. 
Aldatmalar, silah kullanımları, şiddet sahneleri... 

Sadece diziler de değil, yarışmalardan gerçek olaylardan esinlenen programlardan da çok etkileniyoruz. Olmayan şeyler var gibi gösteriliyor veya çok abartılıyor.

Oyunlardan zarar gören çocuk sayısı da oldukça fazla. İntihar eden, psikolojisi bozulan, hayatı oyun gibi yaşamaya çalışan çocuklar da sık duyduğumuz şeyler arasında. 

Bu kadar sıradanlaşmış şeylerin içinde yaşamaya, çocuklarımızı korumaya çalışıyoruz. Küçük yaşta akıllarına ne gelirse onu anlayıp, doğru zannedip hayatlarını ona göre çizebiliyorlar ki bu da çok büyük bir tehlike. 

Günümüz çağında her ne kadar ekranlardan uzak tutmak istesek de kendimiz dahi bu batağa düşebiliyoruz. 

Daha korumacı, daha seçici, çocuklara göre eğitici, ahlak dışı olmayan program ve dizileri tercih etmeliyiz. Beyinlerin yıkanmadığı, hayatın gerçekliğini anlatan şeylerle hayatımızı doldurmamız gerekiyor. Bu şartlarda, bu pembe dizilerle ve programlarla ne kadar mümkün olabilirse...