Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 14 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe konulan “TARIMSAL ÜRETİMİN PLANLANMASI HAKKINDA YÖNETMELİK” adından dolayı ilk bakışta reform düzeyinde bir uygulama olarak gözükmekte. Acaba öyle mi?

Planlamanın içeriğini ele aldığımızda kamuoyunu tatmin edecek,Türk çiftçisinin refahını sağlayacak,Türk ekonomisini tarımsal üretim artışı getirerek ,iç Pazar dengelerini düzelterek,cari açığı ve bütçe dengelerini olumluya çevirerek makro düzeyde yarar sağlayacak bir proje mi yoksa günü kurtarmaya,üreticiden başka her kesimin çıkarlarını koruyan bir yapı mı olduğuna karar vereceğiz.

Öncelikle bir çalışma kurulları kurulması kararı alınmış.
Kurullar ilk bakışta gene tarımın planlamasını devlete yani devlet memurunun inisiyatifine bırakmış.

Merkez planlama, Bakanlık planlaması adını verebileceğimiz kurul,bakan yardımcısı başkanlığında; Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü, Bitkisel Üretim Genel Müdürü, Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Hayvancılık Genel Müdürü, Bakanlık Strateji Geliştirme Başkanı, Tarım Reformu Genel Müdürünün üye olarak katıldığı “ Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu” meydana getirilmektedir.

Masa başı zevatı olan bu üyelerin bağımsız, genel günlük hükümet politikalarından ayrı karar alması düşünülemez.
Bu kurul tamamen Bakanlık Ankara bürokrasisi ve politikacı kaynaklı Bakan yardımcısından oluşmasından dolayı Türk tarımının genel sorunları ile yerel tarım problemlerine gerçekçi yaklaşımlarda bulunup ona uygun çözümler bulması beklenemez.

Üyelerin tamamen politikacı ve bürokrat olması günümüz bilimsel tarım planlamaları gerçeği ile çelişmektedir.Doğrusu ise tarımda gelişme sağlamış ilk 10 ülkenin tarımsal planlama aktörlerinin özellikleri incelenmeden bu kurul oluşturulmuştur.
Tarımda gelişmiş ülkeler,tarımsal planlamalarını ya tamamen kooperatif,üretici birlikleri,çiftçi sendikaları ve benzeri kuruluşlara taslim etmiş veya üretici birliklerinin temsilcilerinin çoğunlukta,karar hakimiyetlerinin olduğu kurullar eliyle yapmaktadırlar.Devletin görevi tarımsal destekleri hazırlamak ve üreticiye ulaştırmak,makro piyasa düzenlemelerini yapmak,üretici birliklerinin yapmadığı veya yapamadığı denetleme sistemini kurmak ve yürütmektir.

Bu kurul Kurul, “başkanın çağrısı üzerine yılda en az iki kez salt çoğunluk ile toplanır”,maddesi gereğince tarıma verdiği önemsizliği göstermiştir.Zira tarım iklim ile beraber,piyasa şartları gereğince,dış Pazar değişkenlikleri,enflasyon etkisi,finans kaynaklarına ulaşım gibi çok sık değişen şartlarda daha sık karar alması gerekirken iki toplantıyı yeterli görmesi bürpokratik alışkanlıkların bir neticesidir.

Piyasada bulunması gereken tarımsal ürün ve gıdanın planlaması masa başında alınacak kararlarla düzenlenemez Ancak bu belgeden bu düşüncenin tam aksine Ürün grupları tarafından “Tarımsal üretim planlanmasına esas olmak üzere üretim dönemleri itibarıyla ürün veya ürün grupları ile asgari ve azami üretim miktarlarını belirler.”,demektedir.
Üç-beş bakanlık bürokratından oluşacak bu gruba “Mevcut sosyo-ekonomik koşulları, üretim maliyetlerini ve gelir düzeyini, uluslararası gelişmeleri, iç ve dış ticareti, tarım ve gıda sektörünün mevcut durumunu ve gelişme trendi ile çevre faktörlerini dikkate alarak bütüncül yaklaşımla tarım, tarımsal sanayi ve kırsal kalkınmada entegrasyonu sağlayacak yönlendirmeleri yapma” gibi kesinlikle
altından kalkamayacakları,her biri ayrı birer disiplin ve ihtisas konusu olan görevleri yüklemektedir ki bu görevleri böyle küçük çaptaki grup ve grupların başarma ihtimali yoktur.

Bunlar yetmezmiş gibi aynı kurula “arz güvencesinin temin edilmesi, verimliliğin artırılması ve tarımsal üretimin geliştirilmesi için iklim değişikliğini de dikkate alarak uygun ekolojilerde arz ve talep miktarı ile yeterlilik oranına göre tarımsal üretim planlaması yapma “görevi de verilmektedir.

Grupta yer alan “Süpermen” ler bu kadar görevi nasıl yerine getirebilirler?