Dile kolay daha 22 yıl öncesinde bir bin yıl sona ermiş ve yeni bir bin yıl başlamıştı. Aradan tam 22 yıl geçmiş bile. Milenyumun başlangıcı aynı zamanda yeni bir yüz yılın da başlangıcıydı. Dünya 22 yıldan bu yana değişimler yaşadı, bazı ülkelerde iç savaşlar başladı, küresel ısınma daha da arttı, son olarak salgın hastalık baş gösterdi. Yani yeni yüz yıl başladığından beri insanları sevindiren küresel mutluluk veren şeyler yaşanmadı. Teknoloji çok hızla gelişim gösteriyor, hayatımızı kolaylaştıran yeniliklere eyvallah ama bir de tüm insanlığı tehlikeye atan gelişmelerde yaşanıyor maalesef…


Yeni yıl herkes için yepyeni umutlar ve hayallerin gerçekleşmesi umudu vermiştir eski zamanlardan bu yana. Ancak her istediğimiz ve arzu ettiğimiz şeyi elde etmek kolay olmuyor.


Bazen zamana bırakıyoruz, bazen de hayallerimiz için çaba gösteriyoruz.


Eski yıllarda yeni yıl akşamları bile bir başka olurdu. Yılbaşı gecesi için eş dost ve akrabalar bir araya gelir yemekler yenir, isteyenler alkol tüketirdi. Eğlence ise televizyon programları olurdu. Zeki Müren, Emel Sayın, Bülent Ersoy, Ahmet Özhan ve birbirinden ünlü şarkıcıların söylediği şarkılarla eğlence zirve yapardı. Bir de tam gece yarısı oryantaller tv ekranında boy gösterirdi, onların kıvrak ve hareketli figürleri izleyenleri kendine hayran bırakırdı. Tombala oynanırdı, isim-şehir oynanırdı. Yeni yılın ilk saatlerine girildiğinde çocuklar uykuya dalar, büyükler ise sabaha yakın bir saate kadar muhabbetle bitirirdi yılbaşı gecesini. Televizyon kanalları bu kadar yaygın değildi, internetiyse kimse bilmezdi. Akıllı telefonlar hayal bile edilemezdi ama bir mutluluk havası hâkimdi o yıllarda. Aydın’a kar nadiren yağar ancak o zamanlar küresel ısınma şimdiki kadar tehlikeli olmadığı için kar yağardı Anadolu’nun hemen her yerine oralarda yılbaşı geceleri daha bir başka güzel olurdu. Evlerde şimdiki gibi doğalgazlı ısıtma yoktu, nadiren o zamanın yeni apartmanlarında kalorifer vardı. Diğer evler odun kömür sobasıyla ısıtılırdı. Soba olan evler soğuk kış gecelerinde kestaneleri kızgın sobanın üzerine dizer halk deyimiyle kestane kebap yapardı. İnsanlar şimdiki gibi çok fazla riyakâr değildi, samimiyet çok fazlaydı. Milenyumun gelişinden bu yana yani 2000’li yıllar hep bir sıkıntılı ve bazı sıkıntılarsa maalesef kalıcı. İnsanlar kaygı içerisinde yaşıyor, gelecek korkusu, savaş korkusu, salgın hastalıkların korkusu ve daha sayamayacağımız kadar zorluk var. Başta da dediğim gibi umutlarımızı tamamen kaybetmeden yaşama devam etmek zorundayız. Tüm bu zor şartlara rağmen yine de ‘’hoş geldin 2022’’ diyelim…