Geçtiğimiz 22 Mart “Dünya Su Günü” olarak kutlanmaktadır.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Dünya su günü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.

“İklim değişikliği nedeniyle 2030 yılından sonra su fakiri ülkeler arasında yer alacağımız öngörülüyor.”

 “Birleşmiş Milletler öncülüğünde her yıl farklı bir temayla kutlanan Dünya Su Günü’nün bu yıl ki teması ‘Buzulların Korunması’ olarak belirlendi. Su, yeryüzünde yaşayan insanların kendi yaşamları için olduğu kadar gelecek nesiller için de koruması gereken kıt bir kaynaktır.

Suyun gelecek nesillere zarar görmeden aktarılması hem bir gereklilik hem de gelecek nesillerin temel hakkıdır. Bu yüzden su kaynaklarının geliştirilmesinde temel yaklaşım çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik olmalıdır.”

“Dünyada en fazla su, tarım sektöründe kullanılıyor.

Dünyada nüfus artışına paralel olarak artan gıda ihtiyacıyla birlikte tarımsal su ihtiyacı da artıyor.

Evsel ve sanayi sektörlerinde de talebin artmasıyla sektörler arasında su rekabeti oluşuyor.

İklim değişikliğinin etkisinin her geçen gün daha da hissedilir olduğu günümüzde sınırlı su kaynaklarımızın, tüm sektörlerde çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekiyor.

Ülkemizde teknik ve ekonomik açıdan sulanabilir arazi miktarı 8,5 milyon hektardır. Fakat gelişen teknoloji ve ekonomik koşullar doğrultusunda bu alanın kesin olmayan tahminlere göre 10,5 milyon hektara çıkacağı tahmin ediliyor.

Mevcut durumda ülkemiz genelinde brüt 7,2 milyon hektar alan sulamaya açılmıştır. Sulama randımanı yüzde 52, sulama oranı ise yüzde 69 seviyesinde olup geriye kalan 1,3 milyon hektarın da sulamaya açılması ve sulama oranı ile randımanının artırılması büyük önem taşıyor. Gereken sulama tesislerinin bir an önce inşa edilmesi, gıda ihtiyacının karşılanması yanında tarımda çalışan nüfusun hayat standartlarının yükseltilmesi amacıyla da önemlidir.

Ülkemizin yer altı ve yüzey sularıyla ile birlikte yılda toplam 112 milyar metreküp tüketilebilir su potansiyeli bulunuyor. Su potansiyelimizin yüzde 77’sini yani 44 milyar metreküpü tarımsal sulama olmak üzere yıllık toplamda 57 milyar metreküpü kullanıyoruz.

Geriye kalan yüzde 23’lük kısım ise sanayi ve içme-kullanma suyu olarak değerlendiriliyor. Diğer taraftan ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisinin artmasıyla birlikte ilave olarak 2 milyon hektar tarım arazisine daha sulama alt yapısı götürülmesine ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor.

Buda mevcut durumda suyumuzu daha fazla tasarruflu kullanarak daha fazla tarım alanı için kullanmamız gerektiğini gösteriyor.”