İribaş Deniz Kaplumbağası (Caretta caretta) , Yeşil Deniz Kaplumbağası (Chelonia mydas) , Deri Sırtlı Deniz Kaplumbağası (Dermochelys coriacea) , Atmaca Gagalı Deniz Kaplumbağası (Eretmochelys imbricata) , Gündüz Yuvalayan Deniz Kaplumbağası (Lepidochelys kempii) , Zeytin Yeşili Deniz Kaplumbağası (Lepidochelys olivacea) ve Düz Kabuklu Deniz Kaplumbağası (Natator depressus) gibi bilinen yedi türü denizlerde, okyanuslarda milyonlarca yıldan bu yana yaşamlarını sürdürüyor.

İnsanoğlunun buluşlarından en tehlikeli olanı plastik ve plastik katkılı ürünler oldu. İlk icat edilen plastik ise, Parkesin adıyla İngiliz kimyacı ve mucit Alexander Parkes tarafından, 1862'de nitroselülozun bitkisel yağlar ve çok az kâfur ile yumuşatılmasıyla geliştirdi ve Parkes buluşunu 1862 yılında Büyük Uluslararası Fuar'da dünyaya tanıttı.

Plastik hayatımızın her alanında kullandığımız araç gereçlerin yapımında kullanılıyor. Son 60 yılda kullanımda olan plastik ürünleri insanların yaşamına kolaylık sağlarken deniz kaplumbağalarının nesillerinin yok olmasına sebep veriyor. Denizlerde ve okyanuslarda insanlar tarafından atılan plastik poşetler ve plastik atıklar deniz kaplumbağalarının beslenme potasına girdi ve bu canlılar yaşamlarını kaybetmeye başladı. Sebebi de şu; Deniz kaplumbağalarının asıl beslenme menüsünü denizanaları oluşturmakta. Denizanası gibi şeffaf bir görünümü olan plastik poşetler denizlerde ve okyanuslarda milyonlarca ton atık oluşturuyor. Deniz kaplumbağaları da bunları yiyerek ölüyor. Araştırmacılar denizlerdeki ve okyanuslardaki plastikleri yiyerek tüketen deniz kaplumbağalarının sayılarının her gün arttığını ifade ediyor. Sahillere ölü olarak vuran deniz kaplumbağalarına yapılan otopsilerde midelerinden ve dışkılama organlarından çok miktarda plastik poşet ve diğer plastik parçalarının çıktığı görülüyor. Asıl endişelendiren nokta da burada başlıyor. Bu canlılar üreme yaşına anca 30 yıl gibi bir süre geçtiğinde ulaşabiliyor. Doğdukları sahillere giderek burada yuva kazdıktan sonra ortalama 80-100 adet aralığında yumurta bırakıyorlar. Bu yumurtalar 60 gün toprak altında gelişimini tamamlıyor ve minik yavru kaplumbağalar çıkıyor. Yavru kaplumbağalar yuvadan denize kadar yaklaşık 100 metre mesafeyi aşarak denize ulaşıyor. Bu arada yol boyunca yırtıcılar tarafından avlanan minik kaplumbağaların sayısı da bir hayli fazla oluyor. Denize ulaştıklarındaysa her şey son bulmuyor gelişimlerini tamamlamaya başlayana kadar geçen yaklaşık 10/15 yıl boyunca denizlerde yaşayan diğer yırtıcılara yem oluyorlar. Yani bir yuvadan çıkan 80/100 kaplumbağadan neredeyse bir elin parmağını geçmeyecek kadar yavru erişkinliğe ulaşmış oluyor.

İşte böyle bir zor yaşam şartları altında hayatta kalmayı sürdüren deniz kaplumbağalarına en ağır darbeyi biz insanlar onların doğal yaşam alanlarına plastik poşet ve plastik parçalarıyla doldurarak yapıyoruz. Bizim yüzümüzden deniz kaplumbağalarının nesilleri yok olmak üzere. Dünya üzerinde nesilleri yok olan her türlü canlıların vebali üzerimizde. Kendi işlediğimiz günahlarımız yetmezmiş gibi bir de yaban hayatının yaşamlarını altüst ediyoruz. Allah sonumuzu hayır eylesin…