Gazeteciler için kullanılan bir tanımlama ‘toplumun aynası’ ifadesidir. Vatandaşın karşı karşıya kaldığı sorunları ve talepleri gündeme getirmek, yönetilenlerle yönetenler arasında iletişimi sağlamak bakımından doğru bir tanımlamadır bu.

Biz de mesleğimiz gereği her gün siyasîlerle, sivil toplum ve meslek kuruluşu başkanlarıyla, esnafla, işçiyle, kısacası toplumun çok değişik katmanlarıyla iletişim kuruyoruz. Onların dertlerini dinliyor, bunlardan haberler üretiyoruz. Son dönemde çarşıda pazarda vatandaşın en önemli gündem maddesi: zamlar ve hayat pahalılığı.

***

Dünya görüşü, yaşam biçimi, kendini konumlandırdığı siyasî yelpaze ne olursa olsun vatandaşın ortak kaygısı ve şikâyeti, fiyatların yerinde durmaması, temel tüketim maddeleri başta olmak üzere pek çok şeyin fiyatının fırlaması. Hâl böyle olunca biz de dilimiz döndüğünce, kalemimiz elverdiği ölçüde bunları yazıp, çiziyoruz.

Mevcut siyasî iktidara oy versin veya vermesin toplumun ezici çoğunluğu zamlara ve hayat pahalılığına çare bulunmasını istiyor. Çünkü markete gidip et veya sebze alacağınızda kasiyer size dünya görüşünüzü sormuyor. Benzin istasyonuna gidip otomobilinize akaryakıt alacağınızda da ‘Hangi siyasi partiye oy veriyorsunuz?’ sorusuna muhatap olmuyorsunuz. Verilen hizmet ve ürün karşısında tek bir şey talep ediliyor: para.

***

İşte bu nedenle insanlar, karar merciinde olanların sorunlara çözüm üretmesini bekliyor. İktidar kanadı, ‘bu ülkenin sorunlarına yine biz çözüm üretiriz’ görüşünde. Muhalefet ise bu tezin tam zıddını savunarak, mevcut siyasi iktidarın sorunlara çare bulmaktan son derece uzak olduğunu savunuyor.

Elbette ki nihai kararı, erken veya zamanında yapılacak bir seçimde halk verecek. Ancak şunu ifade etmekte yarar var ki, güncel hayatımızdaki ekonomik parametreler yani hayat pahalılığı, zamlar, kabarık faturalar ve işsizliğin ama çok ama az siyasal yansımaları olacaktır. Bu da göz ardı edilmemesi gereken önemli bir gerçeklik.