Okulların açılmasıyla birlikte şehir içi trafiği de önemli ölçüde yoğunlaştı. Esasen bu yoğunluk kelimesini tüm gün için kullanmak doğru değil. Çünkü mesai saatleri öncesi ve mesai saatleri çıkışında artan trafik, diğer zamanlarda daha sakin oluyor.
Elbette artan trafik yoğunluğu sorununa karşı yeni yolların açılması, köprülü kavşakların inşa edilmesi, alternatif güzergâh kullanımının teşviki gibi adımların atılması şart. Ancak bununla birlikte bireylere yani her gün yaya veya sürücü olarak trafiğe çıkan bizlere de önemli sorumluluk düşmekte.
Sabah saatlerinde kentin belli noktalarında gözlem yapıyorum. Bir kavşaktan 100 araç geçiyorsa, büyük bölümünün içinde yalnızca sürücü var. Bu da haliyle trafik sıkışıklığına sebebiyet veriyor.
***
Bu nedenle toplu taşıma kültürünün geliştirilmesi mutlaka ama mutlaka şart. Her gün özel araçları kullanmak yerine mümkün olan noktalara toplu taşıma araçlarıyla gitsek, emin olun, trafik yoğunluğu yarı yarıya azalır. Sürücüler de yayalar da kent halkı da derin bir nefes alır.
Şehir içinde gerek sarı otobüsler gerekse de özel halk otobüsleri toplu taşıma hizmeti veriyor. Ben de çoğunlukla özel aracımı evde bırakıyor, toplu ulaşım araçlarını tercih etmeye özen gösteriyorum. İnsanlar salgın döneminde tedirginlik yaşasa da toplu taşıma araçlarının hijyenine dikkat edildiğine tanıklık ediyorum. Sürücüler bilinçli, maskesiz yolcuyu kesinlikle almıyor. Ancak şuna dikkat çekmekte yarar var ki, yalnızca otobüs ve midibüsler toplu taşıma noktasında yeterli değil.
***
Kentin belli bir güzergahında hafif raylı sistem veya hızlı tramvay tarzı bir sistem olsa hem çok sayıda kişi kısa sürede bir yerden bir yere gitme olanağı bulur hem de trafik yoğunluğu önemli ölçüde azalır. Nüfusu ve taşıt sayısı her geçen gün artan Aydın, kent içi raylı sistem ağını çoktan hak ediyor. Bu konuda yetkililer elini taşın altına koymalı.
Sözün özü, 'her yere kendi aracımla gitmeliyim' mantığından toplum olarak sıyrılmamız, bir zihniyet değişikliği gerçekleştirmemiz şart. Aksi halde dün küçük boyutta olan sorunlar giderek büyüyor ve sorunu kendi elimizde kronik hale getiriyoruz. Bu konuda gerek yöneticiler gerekse de halk üzerine düşeni yapmalı.
Kalın sağlıcakla…