Önceki gün Aydın Ticaret Odası konferans salonunda düzenlenen 'İl Afet Risk Azaltma Planı' tanıtım toplantısına katıldım. Aydın Valisi Hüseyin Aksoy başta olmak üzere sivil ve askeri erkânın katıldığı toplantıda Aydın'ı bekleyen olası afetler ve bunlara karşı alınması gereken önlemler masaya yatırıldı. Toplantıda AFAD İl Müdürü Ramazan Harman'ın söylediği, “Aydın için öngörülen en büyük risk depremdir” sözü, haberin başlığını veriyordu. Harman, tarihsel sürece bakıldığında Aydın'da can ve mal kayıplarıyla sonuçlanan depremler meydana geldiğine işaret ederek, bu konuda hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyordu.

***

Gerçekten de öyle. Hani klişe hale gelmiş ama hakikati ortaya koyan bir söz vardır: deprem öldürmez, binalar öldürür. Bu gerçeği hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Deprem olduktan, binalar yıkıldıktan, insanlar sakat kaldıktan, yaşamını yitirdikten sonra 'ah vah' etmenin kimseye yararı yok. O yüzden büyük afetlerle karşılaşmadan önce tüm kişi ve kuruluşlar üzerine düşeni yapmalı, doğal afetlere karşı en üst düzeyde hazırlıklı olmalıyız. Bunu yapmadığımız takdirde sonradan pişman olmanın faydası olmayacaktır.

***

Malumlarınız olduğu üzere Türkiye'de yapılaşma anlamında 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin ardından çok şey değişti. Yapı denetim başta olmak üzere inşaat yapımına önemli zorunluluklar koşuldu. Bununla birlikte kentlerimizde 17 Ağustos 1999 öncesi inşa edilen çok sayıda bina olmayı unutmayalım. O binalardan kamu binası niteliği taşıyanların bazıları depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılıp yenileri inşa ediliyor. Kamu binalarını anladık ama ya şahıslara ait olan binalar ne olacak?

***

Bu nedenle nasıl ki, kamu binalarının içinde depreme dayanıksız olanlar yıkılıp yerine yenileri yapılıyorsa gerçek kişilere ait binalarda da böyle bir uygulamaya gidilmeli. Yakın geçmişimizde yaşanan İzmir depremini unutmayalım. O depremde depreme dayanıklı olmayan bazı binalar yerle yeksan olup, insanlara mezar olurken, hemen yanı başında doğru teknik metot ve malzemeyle inşa edilmiş binaların sapasağlam ayakta kaldığını hepimiz gördük.

Bu nedenle olası afetlere karşı tüm kurumların işbirliği halinde çalışma yapmasını önemli buluyorum. Dilerim, çalışmaların devamı gelir.