Yazımın başlığına bakarak bir siyasi partinin başkanı ismi sizi yanıltmasın.
Hepimizin baba olarak gördüğü Devlet’ten konu ediyorum.
Devlet cansız bir gömlek, Onu canlandıranlar idafe edenler ve hükümet.
Kamu gücü öylesine devasa bir güç ki,
Hangi taşın altını kaldırsanız, Altından resmi ve kamunun izleri. Böylesine bir kamu gücü, güçlü bir demokrasiye de , acımasız bir tiranlığa da dönüşebilir.
İsterse ondurur, isterse söndürür. Dilerse istediğine kredi, destek, açılan musluklar, Yollarında güller, akan pınarlar..!
Kafası bozulana uraklık , çatlayan topraklar.
Kamunun devasa gücü, Ezop’un ünlü dil hikayesini anımsatıyor.
Ezop köle olarak yanında çalıştığı efendisi Bilge Ksantus,
bir gün dostlarına, bir şölen vermeyi kararlaştırdığında kölesi Ezop'u çağırmış,
"Çarşıya çık; yiyecekle-rin, içeceklerin en güzelini, en tatlısını al; parlak bir şölen hazırla ki gelenlerin hepsi yediklerine şaşırıp parmak ısırsınlar..."
Ezop denileni yapmış, buyruğu yerine getirmiş.
Bilgenin dostları, şölen sofrasına oturmuşlar.
Bir de ne görsünler? Bütün yemekler, salatalar, tatlılar hep dilden yapılma değil mi? Kızmışlar, bilge Ksantus'a çıkışmışlar:
"Sen bizimle alay mı ediyorsun? Nedir bu senin yaptığın diye çıkışmışlar.
Doğrusu, bilge Ksantus da bozulmuş bu işe. Ezop'u çağırtmış:
"Sen aklını mı kaçırdın?
Beni durup dururken bunca insana karalattın." Ezop:
"Siz bana çarşıdan dünyanın en güzel, en tatlı şeyini al, getir dememiş miydiniz? Ben de dediğinizi yaptım işte..." demiş.
"Dil dünyada var olan en güzel, en tatlı şeydir. Bütün bilimlerin anahtarı dildir. İnsanlar onunla anlaşırlar; sevgimizi, düşmanlığımızı dilimizle anlatırız. O olmasaydı halimiz kim bilir nice olurdu!..."
Hem misafirleri, hem de bilge Ksantus, Ezop'un dediklerini doğrulamışlar.
"Evet..." demişler. "Ezop haklı. Dil gibi var mı?"
Aradan zaman geçmiş. Bilge Ksantus yine bir şölen vermeye kalkmış.
Bu kez de "En kötü yiyecekleri al getir, onlarla bir şölen hazırla bize Ezop..." demiş.
Akşam sofrada tekrar önlerine yine dil ile dil çeşitlemeleri gelmez mi?
"Bre Ezop, yine mi senin oyununa geldik?" diye çıkıştıklarında, Ezop söze girmiş:
“Değil..." demiş. "Dünyada en güzel, en tatlı şey dildir; ama yine de en kötü, en acı şey de dildir. Neden derseniz, insanları birbirine katan dildir; sövüp saydıran, işi dövüşe kadar götüren, çatışmaları doğuran hep bu dildir. İnsanlar ne çekerse dilleri belasına çekerler. Doğru mu eğri mi bu sözüm?"
Düşünmüşler: Ezop haklı. "Doğrusun!" demişler.
Diline sahip olmak da bir marifettir insan için.
Dil, yeri geldi mi yılanı deliğinden çıkarır, istenirse de, keskin, vurucu bir silahtan beter olur.
Kamu gücü de öyledir.
Eşit ve hakkaniyetle , mutlu insanlar, toplumlar, Ben yaptım oldu derseniz, toplumsal sorunlar.
Kontrolsuz güç , güç değildir.
Yıllar önce TV de çocukların vazgeçilmezi, Voltran’ı oluşturan karakter gibi, kimseyi dinlemeden artık “güç bende” derseniz,
Zücaciye dükkanına giren fil gibi her yeri yıkar geçersiniz.
SÖZÜN ÖZÜ :
HAYATTA KAYBEDEN YOKTUR VAZGEÇEN VARDIR.
MEHMET ÖZÇAKIR
P.K:110 EFELER – AYDIN
GSM : 0.542.7608691