Ağaçların, zihinsel ve fiziksel insan sağlığı üzerindeki etkileri, “orman tıbbı” konusunda çalışan bilim insanları tarafından yapılan araştırmalarla kanıtlanmaya başladı. Doğa ile temasın stresin fizyolojik işareti olan kortizon seviyesini düşürdüğü araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçektir. Örneğin 2005 ve 2006 yıllarında 260 kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, 20 dakika boyunca orman manzarası izleyenlerde stres hormonu olan kortizol düzeyi, şehirde yaşayan insanlara göre yüzde 13,4 oranında daha düşük çıkmış. Bu demek oluyor ki, yalnızca ormanın manzarasını seyretmek bile stresi azaltıyor.

Orman manzaralı odalardaki hastaların çok daha çabuk iyileştikleri saptanmıştır. “Epidemiyoloji ve Toplum Sağlığı” dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, park ya da ağaçlık bir alanın ortalama bir kilometre yakınında yaşayan insanların, yeşil alanlardan uzakta yaşayanlara oranla anksiyeteden ve depresyondan daha az yakındıkları saptanmış.

Uzmanlar, insanların 5 milyon yıldır doğada yaşamak üzere tasarlandıklarını, bu nedenle kent yaşamının insanda stres yarattığını söylüyor. “Doğaya döndüğümüzde bedenlerimiz adeta fabrika ayarlarına geri dönüyor.” Diyor.

Tokyo’daki Nippon Tıp Fakültesi’nde Li Qing, orman banyosunun, kanda akyuvar aktivitesini artırarak bağışıklık sistemini güçlendirdiğini saptamış. Li bu bulguyu, ormandaki ağaçların, bitkilerin ürettiği “Fitonsit” denilen antimikrobiyal uçucu organik bileşiklerin solunmasına bağlıyor.

Portakal ve limon ağaçlarının yaprakları, bakterileri beş dakika içinde öldürür. Sıtma ağacı olarak bilinen okaliptüsün, zararlıları yok etmede üstün bir gücü var. Dizanterinin tedavisinde kullanılan ilaçlar, kara frenk üzümünün yaprağı ve meyvesinden, köknar ağacı tohumundan ve iğne yapraklarından elde edilir.

Yapılan araştırmalar, fitonsitlerin, yüksek tansiyonu düşürdüğünü, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini kanıtlamıştır.

ŞİFA YÖNTEMİ

Orman banyosu, basit bir romantizme indirgenmeyecek bir şifa yöntemidir. Bir egzersiz değil, görme, işitme, koklama, dokunma gibi tüm duyuları kullanarak doğayla bağlantı kurmayı sağlayan, bir çeşit meditasyon veya mental detokstur.

Orman banyosunun en büyük özelliklerinden biri de havada yüksek oranda negatif iyon bulunmasıdır. Negatif iyonlar öz olarak, havada bulunan oksijen moleküllerinin elektron kazanmış halidir. Elektronik cihazlar, havasız ofis ortamları, sürekli çalışan klimalar, pozitif iyonlar oluşturur. Bunları soluyarak bedenimizde yorgunluk, baş ağrısı, huzursuzluk gibi olumsuzluklar duyumsarız.

Sorunun çözümü, havadaki pozitif iyonları yok edecek, parçalayacak negatif iyonları üretmek veya bunların yoğun olarak bulunduğu şelalalerde, kıyılarda v e orman gibi sakin yerlerde bulunmaktadır. Negatif iyonlar oksijenin beyine ulaşmasına yardımcı olarak, yorgunluk hissini azaltırlar ve havayı temizleyerek çevremizde koruyucu bir daire oluştururlar. Kısaca, elektromanyetik toksinlerden arınmamızı sağlarlar.

Yapılan araştırmalara göre havadaki negatif iyon ölçümleri kentsel alanda 500 iyon / santimetreküp, kırsalda 1200 iyon / santimetreküp, ormanlarda ise 1650 iyon / santimetreküptür.

Negatif iyonların vücuttaki serbest radikalleri etkisiz hale getirdiği hücre metabolizmasını canlandırdığı, bağışıklık fonksiyonunu geliştirdiği, kanı temizlediği, otonom sinir sistemini dengelediği, derin uykuyu ve sağlıklı sindirimi desteklediği klinik bulgularla doğrulamıştır.

*Her insanın hayatında iki ağaç vardır; biri mutluluk, biri hüzün ağacı. Hangisini sularsan onun meyvesini yersin…