Son sözlerini söylerken Kemal Bey vasiyetini verip kendi eliyle sonsuz yolculuğuna çıkarken meydanda bulunan Türk Halkı matem havasına bürünmüşken Ermeni Komitecilerinin yaptığı sevinç gösterileri Polis ve Jandarma tarafından bekletilmeksizin doğrudan dağıtılmıştır.


Bu acıklı olaylar cereyan ederken zamanın Adalet Bakanlığı Müsteşarı (aynı zamanda İngiliz Muhipleri Cemiyetinin Başkanı) Sait Molla’da “asın bu haini, söyletmeyin, sallandırın” diye bağırarak, bu sahnenin nefretle anılacak kişileri arasında yer almaktadır.

Cenazenin toprağa verileceği gün (10 Nisan 1919) İstanbul halkı ayaklanmış, gençler “Türklerin Büyük Şehidi” yazılı bir çelenk hazırlamışlardır.

Tıbbiyeli bir genç;“Kemal sen ölmedin, sen şu anda toprağa verdiğimiz bir çiçeksin, orada büyüyecek dallarlın o kadar dikenli olacak ki; seni bu akıbete layık görenlerin hepsini paramparça edecektir. İntikamın kesinlikle alınacaktır” diye feryat etmektedir.

Kemal Bey’in idam edilmesi, İngilizlerin hiç beklemediği şekilde büyük tepki ile karşılanır. Kemal Bey’in cenazesi vasiyeti üzerine, Kadıköy Kuşdili Çayırı’ndaki oğlunun mezarı yanına gömülmesi için, ailesine teslim edilir. Kadıköy’de büyük bir cenaze töreni yapılır. Tabut, Karaköy itfaiye Karakolu önünden geçerken bir manga asker bayrağı yarıya indirerek selam durur. Alışılmışın dışında, tabut eller üzerinde defnedileceği yere kadar götürülerek, 10 Nisan 1919 Perşembe günü akşamüzeri toprağa verilir.

Kemal Bey'in üzerinden çıkan vasiyeti tarihe bir belge olarak kalacaktır

“Merhum sevgili oğlum Adnan’ın medfun bulunduğu Kadıköy Kuşdili Çayır’ındaki kabristanda yavrumun yanına gömülmemi diliyorum. Teyzem ve kardeşim Kadıköy’ünde sakinidirler. Teyzemin adresi Mühürdar Caddesinde 67 numaralı hanedir. Adı İsmet Hanım’dır. Defin masrafı teyzeme tevdi buyurulmalıdır. Fertler ölür, millet yaşar. Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır: Millet ve Memleket uğrunda şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal’in ruhuna Fatiha.

”Perişan zevcem Hatice’ye, yavrularım Müzehher ve Müşerref’e muavenet edilmesini, yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimam buyrulmasını vatandaşlarımdan beklerim.

Babam, Karamürsel Aşar Memuru Sabıkı Arif Bey de acizdir. Kardeşim Münir de kimsesizdir. Bunlara da muavenet olunursa, memnun olurum. Türk Milleti ebediyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah, millet ve memlekete zeval vermesin. (30 Mart 1335 Boğazlıyan Kaymakamı – Sabıkı Kemal)

Millet Onu unutmadı; Ulu Önderimiz Atatürk’ün girişimiyle TBMM 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in “Milli Şehit” olarak kabul etmiştir.

Yüce Türk Ulusu bu haksız idamlardan sonra birlik ve beraberliğini daha çok pekiştirmiş, Mustafa Kemal’in önderliğindeki Kurtuluş Savaşı’na daha çok güvenmeye ve destek vermeğe başlamıştır.

Ulu Önder Atatürk, Şehit Kaymakamın çocuklarını evlat edinmek istemişse de gümrük memuru emeklisi Arif Bey torunlarından ayrılmak istememiştir. Bunun üzerine kendisine ev ve tüm çocuklarına aylık bağlanmıştır. Boğazlıyan’da bir mahalleye Kaymakam Kemal Bey adı verilmiş, yine Kemal Bey adına bir okul açılmıştır. Milli Şehidimizin kabri Mülkiyeliler Birliği tarafından anıt mezar olarak düzenlenerek, 15 Aralık 1973 güzü ziyarete açılmıştır.

Milli Şehit Kemal Bey ve aynı gerekçe ile idam edilen Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey bizlerin hafızasında Ermeni Komiteciliğinin ve işbirlikçi vatan hainlerinin zulmüne bir isyan sembolü olarak kazınmıştır.

Bu iki değerli Mülki Amirimizi (geçmişi unutturarak bizleri yapmadığımız bir olaydan dolayı suçlayan Ermeni Diasporasını ve hiçbir geçerli kanıta dayanmadan, araştırmadan asılsız ermeni iddialarını gerçek sayan ve buna destek veren herkesi kınayarak), “Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğümüzün kayıtlarına göre 1914-1921 yılları arasında Ermeni Komitalarınca şehit edilen 518.105 Türkle birlikte “saygı ve rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde bir kez daha eğiliyoruz.”

Kaynakça:

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü

Ermenilerce Yapılan Katliam Belgeleri (1914-1921)

Elektronik Ortamda Bulunan Bilgi ve Belgeler

Not: - Mutasarrıf: Osmanlı’da eyalet yönetimindeki vali gibi, sancaklarda aynı yetkiye sahip görevli.

Maiyet Memuru: Yüksek makamlı bir devler memurunun (Vali) yanında görev yapan memur (Kaymakam adaylarının devleti öğrenmesi için.)

Mütareke döneminde İstanbul’u işgal edenler Türk arşivlerine, her türlü bilgi ve belgeye el koymuşlardır. O zamanki asılsız Ermeni savlarını doğru kabul ederek gerek Malta’da gerekse İstanbul’da yapmayı düşündükleri yargılanmalardan sonuç alamayacaklarını bilerek hareketlerini buna göre düzenleyenlerin, bugün olmamış olayları hiç araştırmadan doğru sayarak aksini iddia etmenin suç teşkil ettiği konusunda yasa çıkarmaları çok anlamlı olup, konunun bilimsel incelemeden kaçınılarak, çok başka amaçlarla ele alındığının tam göstergesidir.