Fukuyama adlı düşünür “Tarihin Sonu” adlı bir eser hazırlar. Bu eser, insanın bulduğu son sistemin kapitalizm olduğunu ve bundan öte mesafe alınamayacağını iddia eder.

Nitekim post-modern dönemin de yaklaşık sosyalist ya da komünist devletlerin yıkılması diğer bir ifadeyle iki kutuplu dünyanın sona ermesiyle başladığı düşünülür.

Globalleşme yada küreselleşme adı verilen eğimin kapitalizmin yayılma süreci olduğunu iddia edenler de vardır. Post-modernist eğilimler de insanoğlunun bugüne kadar yapacağı her şeyi yaptığını bundan sonra yapılacak şeyin kalmadığını iddia eder.

Yapılacak şey pastij yapmaktır. Modern bir binanın girişini Roma sütunları destekli bir kapı yapmak buna örnektir. Ancak bu sütünler dahi mermer değil betondur. Beton silindirik sütunun üzeri köpükten malzeme giydirilerek mermer görümü verilmektedir. Kapitalizmin son durak olduğunu iddia edenlerin gerekçeleri vardır.

Onlara göre Kapitalizm krizleri aşmış ve istikrarlı hale gelmiştir. Sistemde bir dayanaklık oluşmuştur. Sistem tüketim toplumu oluşturarak varlığını garanti altına almaktadır. Bu dalga toplumun alt sınıflarını etkileyerek sisteme entegre etmektedir. Sistem insanlarla uzlaşıya girmektedir. Kapitalizm sahte ihtiyaçlar oluşturup sonra bunları doyurur.

İnsanların istediklerine ulaştıkları için kapitalizmi sorgulama konusunda pek bir motivasyonları olmamaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı bu konularda kafa yormuş Marxist düşünürler topluluğu Frankfurt Okulu temsilcileri dahi Kapitalizmin bir gün biteceği konusunda oldukça karamsardır. Onların karamsarlığına daha çok neden bulunabilir.

Şöyle ki: İnsanlar sahte ihtiyaçlarını tatmin etmeye çalışırken gerçek ihtiyaçların karşılanmadığının farkında değiller. Herkes kendini özgür hisseder. Birbirinin aynısı olan farklı partiler arasında oy kullanıp seçim yaparlar. Aynı ürünü tüketirler sadece firmalar farklıdır. Bu olanlar aslında özgürlük falan değildir.

İnsanların beğenilerini değiştiren ve sahte ihtiyaçlar oluşturan kültür endüstrisidir. Kültür endüstrisi ideolojik anlamda insanların zihinlerine doğru yayıldıkça uyanık düşünceler kendine yaşam alanı bulamaz. Kitleler güçsüzdür. Tüm güç kültür endüstrisinin elindedir. Kültür endüstrisinde üretilen kültürel fonların zeminini belirleyen kar güdüsüdür. O fonlar standart hale dönüştürülür ve tam bir meta haline gelir. Kültür endüstrisi bayalığı, saçmalığı, anlamsızlığı ortaya kor.

Hal böyleyken kitlelere üretilen ürünlerin her birine bireysellik atfedilir. Bunların her birinin zihni uyuşturucu etkisi vardır. Bunun zararsız olduğunu söylemek doğru değildir.