Günümüz demokratik toplumlarında yasama, yürütme ve yargı erklerinden sonra medya, “dördüncü güç” olarak adlandırılıyor.
Nedir burada dördüncü güçten kasıt? Medyanın sözü edilen bu erkler üzerinde denetim görevi icra etmesidir. Peki, kimin adına gerçekleştirir medya bu denetimi? Toplum adına, halk adına…
Ama uygulamada bu böyle midir derseniz buna olumlu cevap verebilmek ne yazık ki güç.
***
Bugünkü medya ortamında genel anlamda bu tavrı görebilmek ne yazık ki mümkün değil. Medya organları ekonomi – politik ilişkilerine göre yayın politikasını şekillendiriyor. Bazı haberleri ya görmüyor ya da istediği gibi görmeyi yeğliyor. Toplumdaki ideolojik karşıtlıklardan medya da nasibini alıyor. Hatta bazı medya kuruluşları, bizatihi 'cepheleşme değirmenine' su taşıyor. Toplumumuzda 'medya okuryazarlığı' bilinci de yeterince yaygın olmadığı için çok geniş kitleler, kendi dünya görüşleri doğrultusunda yayın yapan medya organlarının yazdıklarına, gösterdiklerine hemencecik inanıveriyor.
***
Medyanın bağımsızlığını koruyamadığı, ekonomi – politik kaygılarla belli güç odaklarının istediği şekil ve kalıp çerçevesinde yayın yapmasının toplumsal faydası ne yazık ki yoktur. Evet, belki liberal akıma göre yönetenlerle yöneticiler arasında köprü görevi vurmak medyanın önemli görevlerindendir ancak bir de eleştirel yaklaşım vardır ki, o da yukarıda sözünü ettiğim denetim görevinin yerine getirilmesi için şarttır.
***
Eleştirel düşünme, sorgulama, denetleme görevleri icra edilmezse veya bu mekanizmalar yeterince çalıştırılmazsa o toplumdaki medya kurumundan yüksek nitelikte işlevsellik beklemek çok akılcı olmayacaktır.
O nedenle gerek yaygın gerek yerel medyanın bu bağlamda bir özeleştiri vermesi, gerçekten toplum adına gazetecilik yapması hayati bir ihtiyaçtır diye düşünmekteyim.
Güzel günlere…