Daha önce de yazmıştım. Yazıma bir anekdotla başlamak istiyorum. Bir arkadaşımın 10 yaşındaki torununa “Büyüyünce ne olacaksın? “ diye sorunca “Dedem gibi “emekli” olacağım. ”dedi. “Neden?” diye sorduk, aldığımız yanıt çok ilginçti. “Ben de dedem gibi çalışmadan, para kazanıp, dinleneceğim.” Sade ve güzel bir espriyle kahkahalara boğulduk.


Çocuklara hep sorarlar. “Büyüyünce ne olacaksın ?” diye.

Bir çocuğa da büyüyünce ne olacağını sormuşlar. O da “Şey, ”demiş, “Babam “mühendis” olmamı istiyor. Anneme bakarsan “doktorluk” daha güzelmiş. Ablam da “avukat” olmamı yeğlermiş. Teyzeme göre “öğretmenlik” ne güne duruyor? Dedem de “ticaret” gibisi yoktur.” diyor. “Şaşırdım, ben henüz ne olacağıma karar veremedim ki.”


Meslek seçiminde işte asıl sorun da burada. Çocuklarımızı –hırslarımız ve zaaflarımız nedeniyle - çoğu zaman “olması gerektiği gibi” değil, “olmasını istediğimiz gibi” yönlendirmeye çalışıyoruz. Kendileri olmak istedikleri halde, olamadıkları için çocuklarının geleceği hakkında – çocuklara sorulmadan- onların zararına yapılan kendine özgü öneriler bunlar. Kime faydası var?


Öyleyse “mesleki yönlendirmede” yapılması gereken nedir? Çocukların uzmanlarınca yönlendirilmesidir. Bu da en güzel Ortaokul 6. 7 ve 8. sınıflarında öğrencilerin ilgi, istek ve başarı durumları dikkate alınarak, öğretmenlerinin ortak görüşleri ile yapılabilir. Bu yönlendirmede öğrencinin görüşlerinin alınması –özellikle de onun hayallerinin ne olduğunun araştırılması - ön plânda gelir.


Günümüzde “yap-boz” tahtasına dönen eğitim sistemimizde okul ve meslek seçimi ne yazık ki, sadece sınav sonuçlarına göre yapılmaktadır.

Kişisel becerileri ve istekleri doğrultusunda geleceğe ilişkin hayal kuran öğrenciler hayallerini gerçeğe dönüştürmek için pratik yöntemler izlemelidir. Hedef belirlerken kişiliği de göz önünde bulundurmak çok önemlidir.

Öğrenci sadece 'ben doktor olacağım' diye hayal kurarsa, işini tesadüflere bırakmış olur. Tesadüflerle de başarı gelmez. Öğrenciler, her şeyin bir kuralı olduğunu bilmeli. Hedeflere ulaşmanın ilk ve en önemli yolu, okul başarısıdır. Bunun için de sınavlarda başarılı olmak gerekiyor.

Sınavlarda başarı kazanmanın ilk kuralı hedef belirlemektir. Başarının arkasında hedefe yönelik bir çalışma vardır. Hedef olmadan, öylesine yapılan bir çalışmayla sıradan bir başarıya bile ulaşılamaz.”

Öğrencilerin kendilerine hedef belirlerken dikkat etmesi gereken en önemli unsur hedeflerinin kişiliklerine, yeteneklerine ve ilgilerine uygun; gerçekçi ve ulaşılabilir olmasıdır. Eğer öğrenci hedefine inanıyorsa, ona ulaşmak için yapılması gereken çalışmaları planladıysa ve plana uyabiliyorsa başarılı olacak demektir. Bu noktada öğrenciler ders plânını kendi çalışma alışkanlıklarına göre yapmalı. Uygulayamayacağı, ağırlığı altında ezileceği plânlardan kaçınmalıdır. Zamanı iyi kullanmak için onun verimli kullanılması gereklidir.”

Hedeflerin belirlenmesi sırasında öğrenciyi iyi tanıyanlardan, ders ve rehber öğretmenlerinden destek alınması da en doğru harekettir. Tercihlerin yapılmasında objektif düşünülmelidir.

“Meslek seçimi” olduğu kadar “okul seçimi” de öğrencinin geleceği açısından önem taşır. Okul öncesinden başlayıp, ilkokul, ortaokul ve lisede daima gücümüz oranında “en iyisi”ni seçmeye çalışırız. Oysa eskiden eve en yakın olanına giderdik. Şu anda resmi okullarımıza kayıtlar, sınav sonuçlarına göre, e-kayıt ile yapıldığından, sonuçlara katlanmak zorunda kalınıyor.

Özetleyecek olursak;

Bir öğrencinin mesleki yönlendirilmesinde öğrencinin hayalinin ne olduğunun bilinmesi, hayalinin gerçekleşmesi için de gerçekçi ve ulaşılabilir hedefinin belirlenmesi, başarısı için çalışmanın plânlanması gerekmektedir. Okul öncesi eğitimden, üniversite öğrenimine kadar –okul seçiminde- onlar için tercih yapma kriterleri oluşturulmalıdır. Bunların yapılabilmesi için de gençleri olumsuz etiketlemekten kaçınarak yapıcı bir şekilde yönlendirirken, pozitif kelimeleri kullanmamız kesinlikle daha faydalı olacaktır.

Sonuç olarak; başlangıçtaki duygusal seçimleri bir tarafa bırakmalıyız. Özellikle lise sonda, “kariyer günleri”ne, seminer ve konferanslara katılmak çok yararlıdır. Burçlara göre meslek seçimi değil,” bilinçli meslek seçimi” yapılmalıdır. İdeal mesleğimizi seçerken kişilik ve yeteneklerimizi, değerlerimizi, ilgi alanlarımızı ve iş piyasasında fırsat ve kazançları bir bütün olarak değerlendirerek, bunlara bağlı karar vermeliyiz. Ebeveyn olarak çocuklarınıza yardımcı olabilirsiniz ama ısrarcı da olmayınız.

Sevgiyle kalın. Saygılarımla.


Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Emekli Bakanlık Başmüfettişi