27 Şubat Cumartesi, Millî Görüş lideri ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 54'üncü Hükümeti'nin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın 10'uncu ölüm yıldönümüydü.

Bu gün dolayısıyla Saadet Partisi (SP) tarafından gerçekleştirilen anma etkinliği, farklı siyasi yelpazelerden pek çok ismi buluşturdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telgraf gönderdiği gecede, SP Lideri Karamollaoğlu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, DEVA Partisi Lideri Babacan ve DP Lideri Gültekin Uysal, yaptıkları konuşmalarla Erbakan'ı anlattı.

Bunun yanı sıra, geçmişte farklı siyasi çizgilerde bulunmasına karşın bugün AK Parti içinde siyaset yapan isimlerin de Erbakan anmasında bulunduğunu gördük.

***

Türk siyasi yaşamına damga vurmuş ve başbakanlık yapmış bir ismin anılması elbette gayet doğal. Ancak siyasi bir kişilik hakkında farklı kesimlerden gelen övgü dolu sözlerin, o kişinin ölümünden sonra sarf edilmesini de tuhaf bulmaktayım.

Öyle ki, 28 Şubat sürecinde Mesut Yılmaz'ın liderliğini üstlendiği Anavatan Partisi'nde siyaset yapmış, bugün geldiğimiz noktada, AK Parti çatısı altında yer alıp da Erbakan güzellemesi yapanları bir türlü samimi görmüyorum. Çünkü bu isimler, Erbakan'ın çetin mücadeleler verdiği dönemde onunla taban tabana zıt kutuplardaydı.

Bunu yalnızca eski ANAP'lı, yeni AK Partili isimler için söylemiyorum elbette. Yelpazenin solunda yer alıp da, vefatından önce Erbakan'ı 'irticacı' olarak görüp de bugün ona olumlu özellik atfedenler de benzer bir çelişkiyi yaşıyor.

***

Ölüm yıldönümü birkaç gün önce olduğu için Erbakan'dan örnek verdim. Mesela merhum Ecevit konusunda da durum farklı değil. Erbakan'ın yetiştirdiği öğrenciler, bugün Türkiye'nin yönetiminde söz sahibi olduğu için belki Ecevit'ten daha fazla gündeme geliyor Erbakan ama yaşarken Ecevit'e bırakınız oy vermeyi, hiç sempati beslememiş bazı isimlerin bile 'Ben de Ecevitçiydim, onun gibi bir daha gelmez' şeklindeki söylemlerine tanık oluyorum zaman zaman.

Mesele şu: Erbakan da Ecevit de Demirel de Türkeş de bu ülkenin birer değeriydi. Elbette siyasetin farklı yelpazelerinde yer aldılar. Yeri geldi, çok şiddetli tartışmalar yaşayıp, ayrı düştüler. Ama hatasıyla sevabıyla hepsi, bu ülkenin ve bu ülke insanının iyiliğini istedi diyebiliriz.

***

Türk siyasal yaşamında önemli rol oynamış bu aktörleri elbette anacağız. Bu, toplumsal uzlaşma kültürüne de katkı sağlar. Farklı siyasi kesimlerden insanların buluşarak bir lideri anmasını da eleştirmiyorum. Ancak bunu, tutarlı bir zemin içinde yapmamız gerekiyor. Bu liderlere aktif siyasette olduğu zaman gerekli desteği vermeyip, yaşamlarını yitirdikten sonra şöyle güzel insandı, böyle güzel insandı şeklinde övgüler düzmenin kimseye bir yararı yok.

Yaşamını yitiren tüm devlet büyüklerini saygıyla anıyorum…