Son birkaç yıldır Türkiye’de ‘yaya öncelikli şehirler’ kültürü yerleştirilmeye çalışılıyor. Bu kapsamda valilik ve kaymakamlıklarca düzenlenen çeşitli etkinliklerle sürücülerin yayalara yol vermesi konusunda farkındalık oluşturulmak isteniyor.

Bizim gibi trafik kurallarına uyma kültürünün pek fazla gelişmediği ülkelerde böylesi çalışmaların yapılması, farkındalık sağlanması oldukça kıymetli. Bu çalışmalar önemli, önemli olmasına ama kentlerimizin trafik düzeni buna uygun mu diyecek soracak olursanız, işte ona tam anlamıyla olumlu yanıt vermek güç.

***

Öyle ki, kentimizin ana arterlerinde deyim yerindeyse ‘adım başı’ yaya geçidi bulunuyor. Sürücüler, yayalara yol vermek için her yaya geçidinde dursa vay o trafiğin haline…

Şahsen, kent merkezinde arabayla seyir halindeyken yaya geçidinde yayalara yol vermeden önce, dikiz aynasından arkamdaki trafiği kontrol etmeye özen gösteriyorum. Bunu yapmadığımız noktada bir kazanın yaşanması veya arkamızda yoğun bir trafik varsa o sürücülerin hışmına uğramanız an meselesi…

***

Kentimizin kalbi konumundaki Adnan Menderes Bulvarı’nda neredeyse 10 metrede bir yaya geçidi bulunuyor. Sürücü olarak her 10 metrede bir yayalara yol vermeye kalksanız, bulvar trafiğinde taşıtla seyretmeniz, adeta ‘engelli koşu’ halini alacak.

***

Hükümet Bulvarı’ndaki durum da Adnan Menderes Bulvarı’ndan pek farklı değildi aslında ancak son yıllarda Ulaşım Koordinasyon Merkezi kararlarıyla bazı yaya geçitlerinin iptal edilmesi trafiği bir nebze olsun rahatlattı.

Evet, yaya öncelikli şehir kültürünü oluşturmak önemli ama bunu yaparken 10 metrede bir bulunan yaya geçitlerinin bir bölümünü iptal etmek, geçişi belli noktalardan vermek şart.

Ancak bu adımlar atılırsa yaya öncelikli şehir kültürü yerleşmeye başlar.

Kalın sağlıcakla…