Yürekli erkek ve kadınlar her yerde her zaman özgürlüğün öneminin farkındadır. Yüzlerce yıl insanlar özgür olmak için mücadele etti, mücadele etmeye de devam edecek. Amerika kıtasına kendi ve aileleri için yeni bir hayat bulmak için 1600’lerin başında küçük bir gemi, Mayflower’la gelenler bugün insanların sahip olduğu aynı ihtiyaçlara sahiptir. Onlar özgür olmak; ürünlerini yetiştirebilecekleri kendilerine ait arazilerinin olmasını istemektedir. Zalim ve adaletsiz yöneticilerden kurtulup özgürlüğü arzulamaktadırlar. Daha zengin ve iyi bir yaşam peşindedirler.

İngiliz kralı I. James Protestanların Kilisesi’nin yeniden düzenlenmesi fikrini reddedince bazı Protestanlar kiliseden ayrılıp kendi kiliselerini kurar. Protestanlar, Speratist olarak anılır. Speratistlerin sayısı artıkça onların devlet ve diğer inanç gurupları tarafından gördükleri baskılar gittikçe artmaktadır. 1607’de İngiltere’de ortam onlar için iyice zorlaşır. Pek çok Speratistler, Hollanda’ya gider. Hollanda’daki yeni yasalar onları diledikleri gibi ibadet etmeye izin vermektedir. Onlardan bir gurup Amsterdam’dan Leiden’a yerleşir. Birkaç yıl sonra Leiden Cemaati tekrar huzursuzlaşmaya başlar. Tekrar göç görünür. Speratistler’in Hollanda’dan ayrılmaya başladığı zamanlarda Kuzey Amerika’da Virginia-Jamestown bölgesi’nde koloni yerleşmesi başlamıştır. Yeni bir başlangıç ümidiyle Leiden cemaati’nden bir kısım İngiliz yoluyla Amerika’ya gitmek için İngiliz kralından izin ister. Kral onlara izin verir. Eylül 1620’de Mayflower adlı bir gemi İngiltere’nin Plymout limanından yelken açar. Mayflower’in 102 yolcusu vardır. Bunlardan sadece 41 tanesi Speratist’tir. Genizde geçen 65 zor günden sonra küçük gemi Amerika’ya ulaşır. Karaya çıkmadan önce onlar gemide bir kabinde toplanır. Bir çeşit yeni bir hükümet kurma olasılığını tartışırlar. Onlar bir hükümet gereksinimi olduğunu bilmektedir. Bulundukları kıta onlara yabancıdır ve kış zor geçecektir. Gemideki yabancılardan bir kısmı da karaya çıktıklarında separistlerden ayrılma ve kendi kolonilerini kurma niyetindedir. Separatistler, kendi güvenlikleri için beraber çalışmaları gerektiğini bilmektedir. Separatistler, karaya çıktıklarında kendileri için gerekecek bir belgenin hazırlanması için anlaşır. Adil ve eşit haklar tanıyan kanunların çerçevesini belirleyecek sivil bir yapı oluşturulacaktır. Kırk bir tane separatist hazırlanan belgeyi imzalayıp ona uymaya söz verir. Bu, 1620’de imzalanmış Mayflower sözleşmesidir. Basit ve önemli bir antlaşmadır. Belge, insanın tehlikeli yabancı topraklarda, kendilerini nasıl yönetecekleri kararı açısından muhteşem bir örnektir. Koloniler, zamanla Amerika’nın batı yakasına doğru hareket ettikçe hazırlanan belgelerde, Mayflower sözleşmesi hikâyesini zaman zaman tekrar eder. Çöller, geniş çayırlıklar ve dağlar boyunca küçük yerleşmelerde insanlar, kanun yapmaya ve bu kanunlara uymaya kabul eder.

İlk temsili hükümet 1619’da Virginia’da resmen seçilir. Koloni kar için Virginia adlı bir şirket kurar. Bu şirket, 1618’de göçmenlere arazilerin mülkiyetini vermeye başlar. Yeni vali 1616’dan önce gelen her bir göçmene yüz dönüm; bundan sonra gelen her bir göçmene elli dönüm arazi verir. Her bir kimse yeni mecliste yer alacak temsilciler için oy kullanır. Bu yeni meclis, kasaba meclisi olarak adlandırılır. İlk spreatistlerin Amerika’ya gelmesinden on yıl sonra pek çok puriten I. Charles’in yönetiminden kaçıp Amerika-Massachusetts bölgesine gelir. Bunlar varlıklı tüccar ve çiftçilerdir. Düzinelerce gemiyle bol malzeme ve binlerce göçmenle Amerika’ya ulaşılar. Puritan liderler, sıradan insanların kendi kendilerine yönetmeyeceklerine ve oy kullanma becerisine sahip olamayacaklarına inanmaktadır. Sadece liderlik vasfına sahip kişiler vardır. Bütün insanlar kendi kiliselerine bağlı olmalıdır. İnanç seçme özgürlüğü yoktur. Puriten Kolonisinden bazıları Kral Charles’in sert yönetiminden neden kaçtıklarını merak etmektedir. Bunlardan bir tanesi, bütün insanların seçme ve dilediği gibi dua etme hakkının olduğunu düşünen Roger Williams’dır. Williams ve arkadaşları daha fazla özgürlük içinde bir koloni kurabilecekleri Rhode Island’a gelir. Onlar ayrı bir hükümet ve kilise kurarken oldukça dikkatli davranır. Eyalet hükümeti, hiçbir kimseyi herhangi bir kiliseye katılmaya ve kilise için aidat ödemeye zorlamayacaktır.

Her bir koloni farklı yönetim şekilleri geliştirir. Bunlardan sadece iki tanesi, Rhode İsland ve Connecticut kiralık kolonidir. Bunun anlamı İngiliz kralı onlar için onların kendi kendine yönetmesi için bir tüzük veya anayasa vermiştir. Oy kullanmak için yeteri toprağı olan yetişkin erkekler kendi valilerini ve hem eyalet meclisine hem de ulusal meclise temsilci seçmektedir. New Jersey Pennsylvania, Maryland, Delaware kolonileri mülkiyet(müseccel) sistemiyle idare edilmektedir. Buralarda Koloni sahipleri kral tarafından arazi ve güç bağışlanmış zengin kimselerdir. Onlar, valilerini ve parlamenterlerini ve aynı zamanda eyalet meclisine de üye seçmektedir. Geri kalan koloniler krallık kolonisidir. Buralara kral, bir vali ve vali danışmanı ve bir kurul atamaktadır. Farklı yönetim şekilleri olmasına rağmen koloniler pek çok gibi benzerlik göstermektedir. Eyalet meclisleri, yasama organı ve valilik sitemi İngiliz Kraliyet sisteminin bir modelidir. Lordlar Kamarası ile Avam Kamarası modelinin bir farklı türüdür. Benzer sistemler, Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulma aşamasında Fransız devlet modelini oradan da Fransa etkisindeki Osmanlı ve Türkiye devlet modellerini şekillendirir.