Hükümetin kritik yasal düzenlemelerde geri adım atması, Ankara kulislerini hareketlendirdi ve erken seçim ihtimali arttı. Nereden çıktı bu tahmin? Demeyin. Bilmem hatırlıyor musunuz. Geçtiğimiz günlerde de köşemde yayımlanan bir yazıda erken seçimden söz etmiş ve AK Partinin bir erken seçimi her zaman düşündüğünü belirtmiştim. Çok değişik gelişmeler ve iktidarın bazı değişiklik yasa tasarılarında fazla ısrarcı olmaması, erken bir seçimin kapıda olduğunu gösteriyor. Mesela zeytin ağaçlarının kesilmekten kurtulması, hayvancılığın can damarı meraların talan edilmesinin önüne geçilmesi, sendikaların karşı çıktığı kıdem tazminatlarından büyük ölçüde vazgeçilmesi ve bazı vaatlerin hemen gerçekleşmesi için Başbakan Binali Yıldırım’ın kendi seçim bölgesindeki otoyol yatırımlarının hemen başlatılması için genelge yayınlaması, kafaları adam akıllı karıştırdı. Son günlerde başkent kulislerinde erken bir seçimden söz ediliyor. Kritik düzenlemelerden hemen sonra atılan geri adımların hemen ardından Başbakan Binali Yıldırım imzasıyla Menemen-Aliağa-Çandırlı otoyolu projesi ile Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale Savaştepe oto yolu. Malkara-Çanakkale (1915 Çanakkale köprüsü dahil) kesimi projesi için ödeneklerin hızlandırılması ve erken ödenmesine ilişkin genelge yayımlandı. Hızlandırılan yatırımların Başbakan Yıldırım’ın seçim bölgesi olan İzmir’i olumlu etkileyeceğine dikkat çekilirken, bu genelgenin de erken seçim söylentilerini kuvvetlendirdiği iddia edildi. İktidarın bu yılın sonunda veya 2018 ilk baharında erken bir seçime gitmesi doğru bir zamanlama mıdır? Şüphesiz ki doğru bir zamanlama değildir. Çünkü Türkiye ekonomisi, sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Ama 2019 Kasım ayında yapılacak bir genel seçimde AK Partinin seçim kazanma şansı oldukça düşüktür. Peki 2018 baharında yapılacak erken bir seçimde AKP’nin kazanma şansı daha yüksek olabilir. Ama yine de işi çok zor olur gibi geliyor bana. Hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Ülke ekonomisinin iyi olmasını isteriz. Ama elimizdeki ekonomik veriler, Türkiye ekonomisinin sıkıntılı süreçler yaşayacağını gösteriyor. Ancak o eski bol kaynaklar ve büyüme yılları gerilerde kaldı. Bu refah yıllarını 2013’e kadar doya doya yaşadık ve o dönem 2014’de kapandı. ABD eskisi gibi Merkez Bankasındaki değerli kağıtları peşin para ödeyerek almıyor. Yüksek faiz olmasa ülkeye sıcak para da girmeyecek. Doğrudan yabancı yatırımlar her geçen gün biraz daha azaldı. Suriye savaşı terör eylemlerini artırdı. Türk Turizmi büyük darbe yedi. Belirsizlik ve dış politikada yapılan hatalar, ABD ve ABD’nin teröre destek vermesi ekonomiyi belirsizliğe sürükledi. 16 Nisan’da yapılan referandumda iktidarın kontrolsüzce kaynak kullanması, ekonomiyi temelli durgunluğa sevketti. Ama Türkiye, koşullar ne olursa olsun 2019 Başkanlık seçimlerini en geç 2 Kasım 2019’a kadar yapması gerekir. Seçime yaklaşık 2.5 yıl var. Bu seçimlerden 6 ay önce de Yerel seçimler yapılacak. Türkiye ekonomisi sıkıntılı süreçlerden geçiyor. Son aylarda ve günlerde iç tüketim ve ithalat baz alınarak büyüme rakamları açıklanıyor. MHP 25. Dönem Kayseri Milletvekili H. Ali Kilci Türk ekonomisinin röntgenini çekerek “İç büyüme ile büyüme midir” diye sorarken, “Ekonomi yönetimindeki hatalar silsilesi de bizim ekonomimizi koparma noktasındadır. Onun için bir özür, bir af ve telafi borçlusunuz. Bir yabancı sermaye gelmiyor. Gelenler de faiz yüksekliği için borsada. Onların işi Bermuda üçgeni gibi, döviz, faiz ve borsayla ilgilidir üter ve giderler. Ama sabit teknoloji yatırımı yok. Bacasız sanayi turizm, terör korkusuyla bitmiş, kapanan oteller ve rezervasyon iptalleri, turizmin içine düştüğü sıkıntılı süreci gösteriyor. Gözler Rusya’ya çevrilmiş ne gelirse bahtımızda düşüncesiyle sektörü kara kara düşündürüyor. Türkiye’de üretim yok. Ama tüketime devam ediliyorsa, üretmeyen ekonomi bitecek demektir. Çünkü üretmeyenler ihracat yapamaz. İstihdam yaratamazlar. Böyle giderse yıllık 90 milyar doların üzerinde sattığımızdan daha fazla mal alırız ve açıkların büyük kısmını turizmden karşılamamız da hayal olur. Küçük ve orta boy işletmelerin kullandığı kredi 470 milyar lirayı buldu. Bu ekonomik durgunluk içinde geriye nasıl ödenecek bu paralar? Önümüzdeki yıl bu gerçek tamamen ortaya çıkacak. Bugün açıklanan rakamlardan 322 bin 806 işletme icralık olmuş, kilit vuruluyor. Çoğunun takipteki borç miktarı 25 milyar 508 milyon lira. Kamunun özel dış borcu, 530 milyar dolar (2002’de 146 milyardı) Bir yılda çevrilmesi gereken 170 milyar doların Merkez Bankası rezervi 80 milyar dolar. Bu ekonomik sıkışıklık içinde iktidarı sürdürmek oldukça zor. İktidar, 2019 seçimini ertelemesi de mümkün değil. Ama yine de iktidar için bir çıkış yolu var. Hiç vakit geçirmeden erken seçim kararı yukarıdaki bölümde sözünü ettiğim sıkıntılı ekonomik süreç henüz iktidarın geleceğini tehdit etmiyor. Ama 2019’da seçim kazanma şansı hiç olmayabilir. Bünyenin üzerindeki metal yorgunluk giderek daha çok yoğunlaşarak artıyor.