Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmıştı. Üstünlerin hazırladığı Mondros Ateşkesiyle silah bırakıp teslimiyeti uygun bulduğundan başkent İstanbul dâhil bin yıllık vatan toprakları işgal edilmiş, halk büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bırakılmıştı.
Türk milletinin bağımsızlığını sağlamak ve egemenlerin Anadolu istilasını durdurmak amacıyla çareler arayan Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın ateşini yakmış, Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip kurucu bir Meclisin 23 Nisan 1920’de toplanacağını duyurmuştu. Bu toplantıya, illerdeki Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti üyeleri arasından seçilecek 5’er kişiyi ve padişahın süresiz tatil ettiği İstanbul Meclisi Mebusan üyelerini çağırmıştı.
Tüm tehditlere rağmen anılan gün gerçekleşen açılış töreninden sonra 115 temsilciyle toplanan Kurucu Meclisin amacı başkentin dokunulmazlığını, milletin bağımsızlığını ve devletin kurtuluşunu sağlamaktı. Mustafa Kemal Atatürk, Meclisin ilk oturumunda başkanlığa seçilmiş ve hükümet (İcra Vekilleri Heyeti) oluşturulmuştu. Henüz devletin adı söz konusu değilse bile Meclisin adı; Büyük Millet Meclisi olarak kabul edilmişti.[1],[2]
Mustafa Kemal, Milli Mücadele yolunda kendisine büyük destek sağlayacak meclis kararıyla hem devlet kurumlarını ve orduyu hem de halkı bir araya getirmişti. Aynı zamanda topyekün verilmesi gereken Kurtuluş Savaşını planlayıp Meclisin iradesiyle yönetme imkânına kavuşmuştu.
Batı Cephesi Komutanı Alb. İsmet Bey’den Birinci İnönü Muharebesinin 11 Ocak 1921’de zaferle sonuçlandığını bildiren telgrafı alınmıştı. Kısa sürede yayılan bu haber; halkın ve ordunun Meclis’e güvenini artırmış, Çerkez Ethem isyanıyla birlikte düzenli orduya karşı girişilen bütün isyanların bastırılmasına güç vermiş, Kurtuluş savaşına katılmak için silahaltına alınmak isteyenleri mutasarrıflıkların önüne yığmıştı.
Kurucu Meclisi ve hükümet üyelerini isteklendiren bu gelişmeler yeni anayasa görüşmelerine olanak tanımış, Anayasa Komisyonu’nun hazırladığı Teşkilat-ı Esasiye Kanun (1921 Anayasası) taslağı meclis gündeminde tartışma yaratan öncelikli konular arasındaki yerini almıştı. İlk meclis toplantısından dokuz ay kadar sonra son şeklini alarak 20 Ocak 1921'de Büyük Millet Meclisinde oy çokluğu ile benimsenen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası), 23’ü asıl ve birisi ek madde olmak üzere toplam 24 maddeden oluşuyordu.
Türklerin ikinci, Türkiye Cumhuriyetinin ilk anayasası niteliğindeki bu belge; yeni Türk Devletini çağdaş bir kimlikle ortaya çıkarmıştı. 1921 anayasası ile egemenliğin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğu ilkesi kabul edilmiş, padişahın mutlak hâkimiyet yetkisi elinden alınmıştı. Meclis hükümeti kuralı getirilmiş, devletin Meclis tarafından idare olunduğuna hükmedilmişti. Başka bir deyişle bakanlıkların Meclisin seçtiği vekiller tarafından yönetilmesine karar verilmişti.
Meclis, güçler birliği (yasama, yürütme ve yargı) yetkisine sahip kılınmıştı. Üstün meclis anlayışıyla Meclis Başkanına geniş yetkiler verilmiş, Meclisin üstünde hiçbir gücün tanınmayacağı vurgulanmıştı.
Olağanüstü savaş koşullarında hazırlanan 1921 Anayasasında temel hak ve özgürlükler konusunda hüküm verilmemişti. Meclisin din ve şeriat işlerini yürütmesi, hükümeti denetlemesi, seçimlerin iki yılda bir yapılması, yerinden yönetim ilkesi gibi siyasi konulara değinilmişti.
1921 Anayasası ile 1876 Kanun-u Esasi Anayasası’nın çatışması durumunda ise “Yeni yasa, eski yasayı iptal eder” ilkesi gözetilmiş, 1921 Anayasası hükümlerinin üstünlüğü savunulmuştu.
Büyük Millet Meclisi hükümetinin eşsiz atılımları hız kesmiyordu. Anayasanın kabulünden sonra İstiklal Marşı kabul edilmişti. Meclisin ve hükümetin uluslararası alanda tanınmasına yol açan Afgan dostluk antlaşması 1 Mart 1921’de, Moskova antlaşması 16 Mart 1921’de imzalanmıştı. Savaş koşullarına rağmen Ankara’da 15 Temmuz 1921’de Birinci Maarif Kongresi toplanmış, yeni devletin eğitim ve bilim yolunda yükseleceği duyurulmuştu.
Bir taraftan dağılan ve toprakları işgal edilen Osmanlı İmparatorluğunun yerine genç bir devletin varlığını ortaya çıkaran, öte yandan çok önemli politik hareketlerin gerçekleşmesini sağlayan 1921 Anayasası, Kurtuluş Savaşının kazanılmasıyla tarihi rolünü tamamlamış, 1923 yılındaki değişikliklerden sonra 1924 anayasasına kadar geçerli olmuştur.[3]
***
Kaynakça:
(i)Müzehher Yamaç, Türkiye Devleti’nin İlk Anayasası 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, İnternet Makalesi, Erişim Tarihi:15.11.2021 (https://dergipark.org.tr).
(ii)Ümit İlker Özcan, İlk Anayasamız Teşkilat-ı Esasiyenin Hazırlanması Süreci, İnternet Makalesi, Erişim Tarihi: 22.11.2021 (http://www.ankarabarosu.org.tr).
Dipnotlar:
[1]Meclisin ilk açılışına 338 mebusun katılması gerekirken, ancak 115 mebus 23 Nisan’da Meclis'in açılış gününe gelebilmiştir.
[2]1921'de Türkiye kelimesi eklenerek Türkiye Büyük Millet Meclisi adı resmîleştirilmiştir.
[3]Türkiye Cumhuriyeti ismiyle rejimin adı konulmuştur.