Yaşadığım veya ziyaret ettiğim kentlerin tarihî ve kültürel mekânlarını ziyaretten ziyadesiyle keyif alırım. Tarihsel mekânların manevi iklimi daima içine çeker beni.
Bu manevi iklimin en yoğun olarak yaşandığı mekânların başında ise tarihi camiler gelir. Aydın'da ziyaret etmekten, vakit geçirmekten en keyif aldığım tarihi camilerin başında Cihanoğlu Külliyesi'nin içinde bulunan Cihanoğlu Camisi gelir.
***
Dayım ve ailesi, 2006'ya kadar külliyenin karşısında bulunan apartmanın üçüncü katında oturdu. Ne zaman onlara ziyarete gitmesem, eğer namaz vaktiyse Cihanoğlu Camisi'ne gitmeye çalışmışımdır. 1756 – 57 yıllarında inşa edilen kare plana sahip cami, alçı süslemeleriyle de dikkat çeken bir mimariye sahiptir. Yine külliyenin avlusunda bulunan şadırvan, mutlaka görülmeye değer bir yapıdır.
Yine Cihanoğlu Külliyesi'nin bulunduğu Köprülü – Veysipaşa Mahallesi sınırlarında bulunan Üveyspaşa Camisi de kentin önemli kültürel mekânlarından biri olarak karşımıza çıkar.
İl merkezinde bulunan Süleyman Bey (Bey), Ahmet Şemsi Paşa (Kırmızı Minare), Hasan Çelebi (Eski – Yeni), Ramazanpaşa ve Dükkanönü camileri de tarihsel ve kültürel varlık anlamında önemlidir.
Kentleşmenin, betonlaşmanın, zevkten ve estetikten yoksun mimarinin dört bir yanımızı sardığı günümüzde, yüzlerce yıllık tarihi yapıların verdiği huzurun paha biçilemez olduğunu düşünenlerdenim.
***
Yalnızca tarihi camiler değil, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, çeşmeler ve benzeri yapılar, bir kentin kimliğidir. Rezidansların, estetik ruh ve kimlikten yoksun yapıların aradan uzun yıllar geçse de kentlerin kültürünü, dokusunu yansıtamaz diye düşünüyorum.
Bu nedenle geçmişten devraldığımız ve gelecek kuşaklara devretmek durumunda olduğumuz tarihi ve kültürel mirasa dört elle sarılmak gerektiğini düşünüyorum.
Bu konuda yöneticilerden sade vatandaşlara kadar toplumun tüm kesimlerine önemli görev ve sorumluluk düşüyor.
Huzur bulduğumuz manevi mekânları korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak dileğiyle…