Telgrafla elektrik akımıyla mesaj gönderilebileceği gösterilmişti. Bu önemli gelişme radyonun icadı için öncü rol oynadı. Radyo kitle iletişimin ilk ciddi aracı sayılır. Radyo İlk başta özel amaçlı icat edilmiştir. Daha sonra hızla bir eğlence aracına dönüşerek genelleşmiştir. Dünya buhranında dahi onca zorluğa rağmen altı yıl içinde birçok aile Amerika’da radyo sahibi olmuştur. Amerika’da özel sektör aracılığıyla radyo yayınları başlamıştır.
Amerikalı yazar, yönetmen Woddy Allen radyo etkisini “Radio Days (Radyolu Günler) filmin de çok iyi bir biçimde aktarmıştır (Allen W. , 1987). Radyoyu sesin etkisi şeklinde tanımlayabiliriz. Radyolu, yayınların ilk başladığı dönem aynı zamanda sessiz sinema dönemidir. Radyo yılları devam ederken sesli sinema dönemine girilir. Aslında sinema görsel etki olarak ortaya çıkar. Ancak buna ses de eklenince yeni bir dönem başlar. Sesin etki dinamiği farklıdır. Bu nedenle sessiz sinema döneminde oluşturulan pek çok kahraman veya ön plana çıkan oyuncuların sinemada ses döneminin başlamasıyla etkilerini kaybettikleri görülür. Charlie Chaplin’in var ettiği Şarlo karakteri, sessiz sinema dönemine aittir. Sesli sinema başlasa dahi Chaplin, Şarlo karakterini, bir müddet daha sessiz çekmeye devam etti. Chaplin’e göre Şarlo konuşursa, bu karakter ölürdü.
Sesli sinema, ses ve görüntü şeklinde melez bir etki oluştursa da radyo kahramanları, artistleri hep farklı bir dinamikle hareket ettiler ve çoğu zaman gizemli kaldılar. Sunucular, dinleyicilerin zihninde olduğundan oldukça farklı bir biçimde yansımaktaydı. Kimse de bu algıyı yıkarak, radyo dinleyicisini hayal kırıklığını uğratmak istemedi. Radyo tiyatrosunu ve arkası yarın programlarını dinleyiciler ilgiyle takip etti. Müzik yayınları oldukça önemliydi. Radyo, Radyo, evlerin en güzel köşesine veya merkezi yerine yerleştirildi. Hane halkı onun etrafında halkalandı. Radyo ile sosyal yaşamın iletişim araçlarıyla ne şekilde değiştirilebileceği ilk kez net bir biçimde anlaşıldı denebilir.
Naziler, radyonun etkili bir propaganda aracı olduğunu fark ederler. Sadece ülke içinde değil, İngiltere’ye yakın yerlerde İngilizce yayın yapan radyo istasyonları kurarlar. İngiliz halkının bir kısmını manipüle etmeye başlarlar. Avusturya, Almanca konuşmaktadır. Nazilerin radyo yayınları Avusturya topraklarında ciddi etki gösterir. O denli ki Naziler, 12 Mart 1938’de Avusturya’yı ilhak ettiğinde Avusturyalıların pek çoğu bu duruma sevinir. Hitler’i Viyana’da binlerce Avusturyalı sevinçle karşılar (BritishPathé, 2014). Radyo yayınlarında Hitler’in Avusturya doğumlu olduğu, gençliğinin orada geçtiği, annesini orada kaybettiğine dahi vurgu yapıldığı söylenebilir.
Nazilerin iktidara gelmesinde radyonun çok ciddi etkisi olmaz. Bu dönemde Naziler radyo istasyonlarını pek kontrol edemezler. Ancak Nazi iktidarından itibaren muhâlefet radyodan tamamen uzaklaştırılır. Uygun yayın taklitleriyle radyo Hitlere olan bağlılığı artırır. Burada iki kavramı birbirinden ayırt etmek gerekir. Bunlardan ilki propaganda araçları diğeri ise propaganda yöntemleridir. Propaganda araçları teknolojinin gelişimine bağlı olarak hızla değişebilir. Oysa propaganda yöntemleri bu araçlar vasıtasıyla kitlelere daha çok ne söylendiğiyle ilgilidir. Propaganda araçlarını da etkili kılan söz konusu yöntemlerdir. Hitler, radyoda üç konunun vurgusunu yaptı. Kuşatılmış Almanya, onuru çiğnenmiş bir Alman halkı gibi vurguların yanında klasik bir propaganda tekniği olan düşman var etme mekanizmasını ortaya koydu. O da Yahudilerdi.
Nazi iktidarının pekişmesinde radyo o denli etkilidir ki Domenach, “Radyo olmasaydı Hitler de General De Gaulle da olmayacaklardı” iddiasında bulunur. (Domenach, 1995, s. 12). Hitler bu denli radyoyu etkili kullanmasına rağmen o yıllarda İngiltere Kralı VI. George, işbaşındadır. VI. George ses çağında imparatorluk yapmaktadır. Ancak kendisi kekemedir. Özellikle II. Dünya Savaşı yıllarında radyo konuşmalarıyla İngiliz halkına ve müttefiklerine cesaret aşılamak zorundadır (George, Youtube, 2011). Ancak, o halkın karşısına çıkmaktan ve radyo konuşması yapmaktan çekinir. Radyo konuşması yapmak için büyük çaba harcar (George, Youtube, 2011). Konuşma terapilerine katılır. Bu durum bir Hollywood filmine dahi konu olur (Hooper, 2010). Kralın bu durumunu Churchill gibi bir siyasetçi İngiliz başbakanı olarak telafi etmeye çalışır (Britishpathe, 2014). Ancak II. Dünya Savaşı’nı İngiltere kazansa da küresel gücünü Amerika’ya kaptırır. Aynı zamanda söz konusu kral 1947 yılına kadar Hindistan ve diğer İngiliz Dominyonları İmparatoru’dur. Aynı kral döneminde İngiltere’nin pek-çok sömürgesi bağımsız olmuştur.
32. Amerika Birleşik Başkanı Franklin Delano Roosevelt’tir. Kendisine kısaca FDR denmektedir. Roosevelt İkinci Dünya Savaşı ve 1929 Dünya Ekonomik Buhranı gibi iki bunalım döneminde başkanlık yapmıştır. 1933-1945 yılları arasında 12 yıl başkanlık yapan FDR, Amerikan tarihinde en uzun süre başkanlık yapan kişidir. FDR, 4 kez başkanlık seçimi geçirmiş dördünü de kazanmıştır. FDR, görev başındayken ölmüştür.
1933 yılı ABD başkanlık seçimlerinde ilk kez radyo etkili olur. Roosevelt, radyoyu etkili kullanarak 1929 yılı ekonomik buhranının getirdiği atmosferde Amerikalılar için umut olmayı başarır. Roosevelt, buhran karşısında New Deal adı verdiği yeniden yapılanma programı önerir. Bu programı radyo aracılığıyla halka anlatabilir. Ancak radyo programlarında FDR, nutuk atmıyor, doğal konuşuyordu. Bu, FDR’nin inandırıcılığını pekiştirir. Roosevelt, Fireside Chats adlı radyo programıyla ünlenir. FDR, başkan seçildikten sonra düzenli olarak radyo konuşmaları yapmaya devam eder. II. Roosevelt hükümeti döneminde sadece başkan değil devlete ait kurumlar da kendine özgü radyo programları üretirler. Bu durum, mükemmel işleyen bir bürokrasi ve devlet aygıtı şeklinde akıllarda bir algı oluşturur (Crowley & Heyer, 2010: 329-330).
Roosevelt’in başkalığından yıllar sonra radyo yayın lisansının sadece devlete ait olduğu Türkiye’de 1952 yılında devlet radyosunun (daha sonra TRT şeklinde anılacaktır) yanında polis radyosu açılır. Bu Türkiye’deki tek kamu kuruluşu radyosu sayılabilir. Bu durum uzun yıllar böyle devam eder. Polis radyosu polis algısının oluşumunda etkili olur. 1990’lı yıllarda Türkiye’de özel radyo ve televizyonlar kurulur. Polis radyosu da bundan etkilenir. İyice popüler yayınlar yapmaya başlar. Bu yeni durum 1980 öncesinde var olan sert polis imajının kırılmasında etkili olur.
Bugün ABD’nin çocuk medyası konusunda dünya ölçeğinde etkisi olduğu söylenebilir. Walt Disney, bunun en önemli örneğini oluşturur. Aslında bu etkinin nasıl oluştuğuna bakmak gerekmektedir. 1930’larda dahi Amerikan radyolarında çocuğa dönük programların yapıldığına bakılırsa bu durum, insana hiç de şaşırtıcı gelmemektedir (Crowley & Heyer, 2010: 328).
Medyanın toplumu ajite etmek için sıklıkla kullandığı iki kavram vardır. Bunlar umut ve korkudur. 19. Yüzyılın sonlarında bilim-kurgu romanlarının yayımında bir artış olur. Bunlardan bir tanesi Dünyalar Savaşı’dır (Wells, 1898 ). Bu roman 2005 yılında Hollywood tarafından film haline getirilir (Spielberg, 2005). Ancak bundan yıllar önce bu romanın 30 Ekim 1938’de oyun versiyonu radyodan yayımlanır (Welles, 2010). Oyun o denli gerçekçi yayımlanır ki Amerika’da binlerce kişi Marslıların Amerika’yı işgale başladığına inanıp panikle sokaklara fırlar. Bu olay, sesle güçlü bir algı oluşturulabileceğini ve kimi insanların zihinlerinin ve duygularının kontrol edilebileceğini ispatlar. Söz konusu radyo yayını sonrasında pek çok gazete, radyo yayının insanları korkuttuğu, bir milleti paniğe sevk ettiğine dair manşetlerle çıkar (Jacobo, 2018). Radyo Günleri adlı filmde de bu durum bir mit olarak kullanılmıştır. Filmde otomobilin yolda yakıtı biter. Radyoyu açtıklarında söz konusu programın yayını başlamıştır. Erkek korkup, kız arkadaşını ıssız bir yerde arabada bırakıp kaçar.
Radyo ile ilgili temel gelişmeleri bildikten sonra 1946-1950 yılları arasında Türkiye’de muhalefet partisi DP ile iktidar partisi CHP arasında neden radyo kavgalarının yaşandığını anlamak kolaylaşmaktadır.