Olgunluk, tek başına yaşa bağlı olmamakla birlikte yaş olgunluk üzerinde çok önemli bir etmendir. Bir çocuğun emeklemeye, yürümeye, konuşmaya başlayacağı zaman aralıkları aşağı yukarı bellidir. Kişisel farklılıklar bu aralıktan fazla sapma göstermez. Sapma zaten tıbbi bir rahatsızlığın belirtisidir. Her yaşın bir davranış kalıbı vardır. Genç çağda daha heyecanlı olduğumuz aşikârdır. Belli şeylerin bireyden yapılması bekleniyorsa onun belli yaşa gelmesi beklenmelidir. Logaritma, türev vb konular niçin ilkokul çağlarında kişilere öğretilmez? Halkımız askerlik adamı olgunlaştırır der. Askerlik önemli bir tecrübe olmakla beraber gözden kaçırdığımız bir konu şudur: On sekizinde askere giden genç aşağı yukarı yirmisinde askerlikten döner. Askerlik bitimi önemli bir yaş dilimine denk gelmektedir. Birey, her yaş diliminde farklı sorumluluklar üslenebilir. Bir üst yaş diliminde üstlenilebilecek sorumluluk daha alt yaş dilimindeki kişilere yüklenirse sorumluluk onlara ağır gelebilir. Devlet yönetme sorumluluğu ciddi olgunluk ister. Bu olgunluk, genel anlamda on sekiz yaşında elde edilemez şeklinde düşünmekteyim. Osmanlı Klasik döneminde, görkemli devirde, şehzadeler eyaletlere gönderilirdi. Eyaletlerde vali olarak görevlendirilen onlar devlet yönetiminde tecrübe kazanıp tahta çıkmak için uzun yıllar beklerdi. Bu yönteme sanacağa çıkma usulü denmekteydi. On yedinci yüzyılda sancağa çıkma usulü kaldırılır. Şehzadeler sarayda yetiştirilmeye başlanır. Çocuk yaşta kişiler tahta getirilir. Çocuğun özgür iradesi olur mu? Devlet yönetiminde yetkisi olmayan valide sultanlar, saray kadınları devlet işlerine karışmaya başlar. İşin garibi aynı yüzyılda dünya baştan aşağı değişmektedir. Avrupa’da Rönesans, reform olayları meydana gelirken yaşlı kıta okyanus ötelerine keşfe çıkmıştır. Akdeniz uygarlığı sönmektedir. Osmanlı için dünya değişirken devletin başında çocuk yaşta padişahların bulunması büyük talihsizliktir. Çoğu kimse Osmanlı’nın yıkılma nedenleri arasında Coğrafi Keşifler, Rönesans, Reform, Akdeniz ticaretinin sönmesi, ateşli silahlar gibi dış nedenleri saymaktadır. Değişim adamı öldürmez. Osmanlı söz konusu değişimleri niçin takip etmemiştir? Vizyonsuzluk, çocuk yaştaki padişahlar, şehzadelerin saraya kapatılması Osmanlı’yı yıkan temel nedenlerdir. Söz konusu nedenler Osmanlı’yı komaya sokarken İttihat ve Terakki Osmanlı’nın fişini çeker. İttihat ve Terakki 1908’de iktidara geldiğinde, iktidardaki yerini sağlamalaştırmak için Osmanlı ordusu içinde sağlam mevzilenmeyi düşünür. Bunun için kendine yakın genç subayları, rütbeler atlatarak general yapar. Söz konusu genç generaller, padişahın istememesine ve halkın böyle arzusu olmamasına rağmen Osmanlı’yı hile ile I. Dünya Savaşı’na sokar. Sonuçta Osmanlı yıkılır. Vatan toprakları işgal edilirken Osmanlı’yı savaşa sokan o genç generaller vatanı terk eder. Yurtdışına kaçar. Üstelik on sekizinde bir genç nasıl milletvekili olacak? Milletvekili seçilmek için şuanda bile fırsat eşitsizliği söz konusudur. Milletvekili olmak için paran olacak denir. Kimileri bu kuralın meslekleriyle, akademik kariyerleriyle üstesinden gelebilir. On sekiz yaşında hangi akademik kariyer yapılmış olur; hangi mesleğin zirvesine çıkılır. Öyleyse on sekiz yaşında hangi gariban genç milletvekili olabilir? Seçilme yaşı on sekiz olsun mu? Hem olgunlaşma hem de fırsat eşitliği gibi nedenlerle hayır diyenler var buna… Gençlere güvenmeyelim mi? Diye itiraz yükselebilir. Bazen söz konusu itirazlar bazen bana güvenmiyor musun söylemleriyle karşıdaki insanı köşeye sıkıştırma manevrasına dönebilir. İster manevra olsun ister samimi itirazlar, diyeceğim şudur güven tedbirin ihmalini gerektirir mi?