Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye İstatistik Kurumunun milli gelir artışı hakkında TBMM’nin verdiği bilgi, muhalefeti tatmin etmedi. MHP’ye göre 2009’dan günümüze artışlar konusundaki açıklamalar yetersiz. MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kalaycı, TÜİK’in milli gelirin artışına yönelik verdiği bilgilerin açıklayıcı olmadığını belirtti. Mustafa Kalaycı, konunun detaylı olduğunu, somutlaştırmak ve etraflıca araştırılması gerektiğini vurguladı. Ekonomi yazarı Ege Cansun ise konuyu etraflıca araştırmış ve gerçeği şöyle vurguluyor: “2017 yılının ilk çeyreğinde, yani Ocak, Şubat ve Mart ayında gayri safi milli hasıla 173 milyar 780 milyon dolar olmuş. Halbuki bu rakam, 2016 yılının aynı döneminde 190 milyon 478 milyon dolarmış. Yani milli gelirimiz yaklaşık 17 milyar dolar düşmüş. Bu da yüzde 8.8’lik bir fakirleşmeye tekabül ediyor. Yüzde 1 nüfus artışı da hesaba katılınca bu yılın ilk üç ayında kişi başına düşen milli gelirin, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 9.5 azaldığı ortaya çıkıyor. Aynaya kızmayın lütfen. TÜİK Haber bülteni ortada. Ege Cansun, ayrıca değerlendirmelerin dolarla değil, Türk Lirası üzerinden hesaplanması gerektiğini vurguluyor. Ülkemizde ise döviz kurları dikkate alınarak hesaplandığı için milli gelir payı daha yüksek çıkıyor. Ege Cansun sözlerini şöyle tamamlıyor. “Büyüklerinin gözüne girmekten başka tasaları olmayan uzmanların çıkardığı sonuçlara göre yazıyorum. Kendim sayı üretmiyorum” dedi. MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kalaycı ise, “1998 yılını baz alarak yaptıkları açıklamalarda milli gelir artışlarını anlayabiliyorsunuz. Yıllara göre yapılan hesaplamalar anlaşılır bir şekilde ortaya konuluyor. Bu tür hesaplamalar, kolay hesaplamalar değil. Ancak yine de dikkatli olunması gerekiyor. 2009 yılından günümüze kadar yapılan hesaplamalarda milli gelir konusunda bir durgunluk olduğunu ve milli gelirin iddia edildiği gibi artmadığı görülüyor.” MHP’li Mustafa Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca hesaplamalarda tatmin edici konular yok. Peki bu yıllar arasındaki durgunluk nereden kaynaklanıyor? Bu durgunluğun sebepleri nelerdir? Hangi ekonomik veriler üzerinden hesaplandığında ortaya çıkan sonuçlar ve rakamlar arasında paralellik yok. Bütün bunlar soru işareti uyandırıyor ve tatmin edici değil. Dikkaç çekici olan durgunluğun olması ve sebeplerin tam ortaya çıkmaması.” Ekonomist Uğur Civelet (Dünya Gazetesi) ise “Ekonomideki büyüme geçici. Sorunlardaki ağırlaşma kalıcı olabilir” diyor. TÜİK’in açıkladığı büyüme rakamını yorumlayan dünya gazetesi yazası Uğur Civelek sözlerini şöyle sürdürüyor. “Bu büyüklüğün hormonlu olduğu ve sürdürülebilir olmadığı konusu genel kabul görüyor. Bu yılın geri kalanına ilişkin beklentiler ise çok tartışmalı bir görünün sergiliyor. Açıklanan detaya ilişkin veriler ekonomi politikasındaki istisnai ve sürdürülebilir olmayan uygulamaların sonuç üzerinde belirleyeceği olduğunu düşündürüyor. Yani hesaplama metodolojisinde görünümü olabildiğince iyimserleştiği dikkat çekiyor. Dış ticaret ve ortaya çıkan büyüme rakamlarını teyit etmiyor. Hormonlu canlanmanın yan tesiri olarak ortaya çıkan ve giderek ciddileşen kaynak sıkıntısı ise gelecek açısından iyimser olunmasını zorlaştırıyor. Bu ayın başında açıklanan Mayıs ayı dış ticaret verileri ise alarm vermeye başlamış, bu yılın ilk üç ayında 8.4 milyar dolar dış ticaret açığı. Mayıs ayında 7.65 milyar dolar seviyesine sıçramış, bu ani sıçrama hem ekonomi, hem de finansal piyasalar açısından iyi şeyler söylemiyor. Para piyasasında zorunlu sıkılıştırmaya rağmen, kredi ve maliyet politikasındaki hesapsız gevşeme sorunları ağırlaştırdı. Benzer önlemleri tekrarlayarak veya normalleşmeyi umarak günü ve görünümü kurtarma olasılığı pek kalmamış gibi görünüyor. Eğilimler sürdürülebilir olmayınca, geçmiş geleceğin aynası olamıyor. Aksini umanların hayal kırıklığı çok büyük olabilir. 12 Mayıs’ta TUİK’in açıkladığı büyüme rakamını MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kalaycı, Ekonomist Ege Cansun ve Uğur Civelek’in yorumlarını okudunuz. Biri politikacı ve iki değerli ekonomistin milli gelir konusunda yaptığı değerlendirmeler ve üçününde aynı görüşü paylaştığını görüyoruz. Bugün köşemde yayınladığım “Milli Gelir artışı” başlıklı yazımdaki görüş ve temenniler biri politikacı ve iki tanınmış ekonomiste aittir. Bana göre yapılan değerlendirmeler taraflı değil ve ülkenin içinde bulunduğu durumu en iyi şekilde analiz etmektedir.