“Sürüyle ilişkini kestiğin an, aydınlanma da başlar.” ZATA

“Kol kırılır, yen içinde kalır…” Bu topraklardaki en çarpıcı saçmalamalardandır. Giderek abartılan bir cümle haline gelmiş ve toplumun her türlü ayıbı saklamak, susmak, kendi içinde çözmek için gizlemek anlamına gelmiştir.

Rezillikleri normal bulmak, baskın bir iradeyle susmayı özendirmek ve bir de üstüne üstlük bu duruma bir değer biçmek, yüceltmek bu yapıda olmazsa olmazdır. Her türlü sorun halı altına süpürülür ve bunun böyle yapılması gerekliliği çatık kaşlar ile çevreye buyrulur.”

Dillere destan bir sosyal yapıdır bu… Yaşamımızda bu deyimi bir biçimde kullanmışızdır. Değersizliklere değer yükler; insan olamamış insan… O, “ben yapmadım, o yaptı der zorda kalırsa; kalmazsa ezber söylem başlar ister aile içinde, ister toplum içinde:

“Kol kırılır yen içinde kalır.”

Aile, toplum yaşamı bu geri kalmışlığın, kabile hayatının yükü olan kültürsüzlüğü, bu ezber söylemi diretir bireye. İnsan gibi insanın buruşturup çöpe atacağı bu sus payı, sevimsiz, soğuk bir öğütten başka bir şey değildir artık. Neyi koruduğunu bilmeyen sözde “tutucu” zihniyetin mottosudur. (Slogan)

Kabul ettirmeye çalışmaksa zorbalıktır. Baskın devlet, baskın aile modelidir. İkiyüzlülüğün anlatımıdır.

Yüz yüze mertçe tartışmanın değil pusu kurmanın egemen olduğu kültürlerde alnına kazıyıp sabah akşam çevreye pazarladığı bir dipsiz çukurdur. Kırılıp kırılıp yen içinde kala kala bir psikolog muayenesine acil gereksinim duyar bu yapı. Hasıraltı etmenin süslü bir kâğıtta paketlenip “erdem” diye püskürtülmesidir.

En zararlı sözlerden birisidir. Gizli saklı her türlü kötülüğe, yanlışa yol veren zihinsel bozukluktur: “Kol kırılır yen içinde kalır” sözü. Kültürün uygarlık nehrine akamadığı sığ, oligarşik yapılarda sosyolojik bir gerçektir. O kadar büyük rezillikler için kullanılır ki mide bulandırır. “Yalan yanlış her türlü pisliği sineye çek, gizle, sakla, bunu yapanın da yanına kâr kalsın” diye verilen utanılacak bir öğüttür.

Kötü örnek işte böyle bir örnek oluşturur. Kangren olmaktan tedavi ettirmek gerekir bu laçka olmuş kolu. Ayrıca bu devirde artık kolu, eli, bacağı kırıp içeride saklamanın olanağı da kalmamıştır. Pisliğin kokusu bir şekilde duyulur olmuştur. Değer olmayan yaşam biçimlerine, değer biçmek ve değerleri değersizleştirmek medenileşememiş yapının yayılmış temel güdüsüdür. Hangi yapıda kol kırılıp yen içinde kalıyorsa gerçek insana düşen bunları o yenden çıkarmak ve her türlü kuşkudan arındırmaktır.


“Küçük şeylerden keyif alabilmek…

Lüks şeyler yerine zarafet aramak…

Saygı istemek yerine değerli olmak…

Zengin olmak yerine muhtaç olmamak…

Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek ve dürüst konuşmak…

Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve bilgeleri, açık kalple dinlemek…

İşte benim senfonim…”

William Ellery