Pandemi nedeniyle günümüzde artık ev ödevleri internet üzerinden, okulların öğretmenlerince –şifre ile – kullanılan okul sitelerden verilip, öğrencilerin yararlanması için, onlarla iletişime geçilerek yapılmaktadır.
Ödev yapmanın öğrenciler açısından, yararı ve amacı tam olarak -öğretmenler tarafından – yeterince anlatılamadığı için olsa gerek, günümüzde de “ödev yapmak” öğrenciler ve onların ödevlerini yapmaya çalışan ebeveynlerince “bir işkence, bir zulüm” diye düşünülmektedir. Ödevlerin verilişinde ve yapılışında öğretmenlerin yönlendirmeleri ve rehberliği olmazsa, ödevlerin hiç yararı olmaz.
Bu nedenle, halen görev yapan ve mesleğe yeni başlayan değerli öğretmenlerimizin, öğrencilerine ödev konusunda rehberlik yapmadan, öğrencilerini araştırmaya yönlendirmeden, onlara “ödevlerinizi yapın, getirin” dedikleri sürece, bir başka deyişle “Anne-babalar tarafından veya başkalarınca yapılan ISMARLAMA yahut İNTERNET'ten kopya ÖDEV” ile karşılaşmamaları için, aşağıda bazı maddelerine değindiğim -mevzuattaki - açıklamaları dikkate okumalarını ve uygulamalarını öneriyorum.
Adı ister performans ödevi olsun, ister yıllık veya dönem ödevi olsun, ödevin amacı –usulen- fiziksel bir hacim çalışması yapılması ve toplanması değildir.
Burada önemli olan “ödevlerin verilmesinde uyulması gereken hususlar” a uygun davranılmasıdır. Yoksa, ödev anlayışı ”öğretmen tarafından sadece konuyu verip, ödevlerin alınarak, değerlendirilmesi” olmamalıdır.
Pandemi öncesinde ev ödevininin yararlı olması için neler yapılırdı?
Öğretmen tarafından, ödev yapacak olan öğrencilerin adlarının bulunduğu bir “Ödev Takip Çizelgesi” düzenlenir. Öğrencilere tek tek, seçtikleri konu hakkında, kaynak kitaplar, konuyla ilgili internet adresleri, öğretmenin öğrencilerle ödev konusunda yaptığı rehberlik ve bire-bir görüşmelerin zamanı bu çizelgeye işlenir. Öğrenci öğretmeninin kendisini kontrol ettiğini ve bunu belgelendirdiğini bilirdi.
“Konu şu, yapın gelin.” denmemelidir. Öğretmen ödevle ilgili rehberlik yapmalıdır. Öğrencinin ödevle ilgili araştırmaları, hazırlıkları ve ödev taslakları zaman zaman öğretmenle yapılan iş birliğinde değerlendirilirdi. Öğrencilerin eksiklikleri varsa, öğretmen önerilerde bulunurdu. Öğretmen ayrıca bu çalışmalarını çizelgesine işlerdi. Öğretmenin öğrencilerine ödevle ilgili yapmış olduğu rehberlik de –denetim için- belgelendirilmiş olurdu.
Ölçme ve değerlendirmede yapılması gereken husus; ders zümresinde ortak olarak hazırlanan, ödev değerlendirme esasları öğrencilere önceden bildirilmelidir. Bu esaslar ödevin kapak bilgileri altına yazılır ve değerlendirmeler öğretmen tarafından, burada açıklama ve puanlarla gösterilirse, öğrenci ödeviyle ilgili eksikliklerini ve hatalarını, nerelerden notunun kırıldığını görmüş olur. Öğretmenine güvenir.
Denetimlerimiz esnasında 10 sayfaya yakın lise 1. sınıf İngilizce dersi dönem ödevinde, ödev kapağında 100 puan üzerinden 85 puan verilmiş bir ödeve rastladım. İnceledim. Ödev kapağında “Değerlendirme Esasları” (kriterleri) yoktu. Ödevin hiçbir yerinde öğretmen tarafından –kırmızı kalemle yazılmış - yanlışlık veya hata olduğunu gösteren bir yazı veya işaret de yoktu. Öğretmene “Bu öğrencinin 15 puanını neredeki hatasından kırdın? “diye sorunca, kızarıp-bozaran öğretmen, sanki o ödevi ilk defa- görmüş de – değerlendiriyormuşçasına, tekrar incelemeye başladı. Bir şey diyemedi. Ona bir tek şey söyledim. “Sizin öğrenciniz olsaydım, size asla güvenmezdim.” Öğrencilerin günlerini verdiği ödevleri, banknot sayar gibi bakılıp, değerlendirilmemeli. Öğrenci nereden, kaç puanını kırıldığını bilmeli, varsa, hatalarını da görmeli.
“Çocuğun öğrenme şevkini kıracak, ezbere veya sadece sayfa doldurmaya odaklı ödevlerin çocuklara zarar verdiğini söylüyorlar. Yapılan araştırmalar ödevlere ayrılan süre arttıkça çocukların başarısının düştüğünü gösteriyor. Japonya, Danimarka, Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler ödevleri azaltırken, Yunanistan, Tayland ve İran ödev yükünü artırmaktan yana tavır sergiliyor.”
Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Bölümü Klinik Psikolog Merve Soysal Başa: “Ödevlerin okulda öğrenilenin tam olarak anlaşılması ve pekişmesi için verildiğinin çocuğa anlatılması gerekiyor. Çocuğun bu konudaki fikrinin net olması, motivasyonunu yükseltir. Ayrıca ödevin kimin sorumluluğunda olduğunun ebeveyn ve çocuk arasında belirgin olması da gerekir.
Ödevini yapmayan çocuğun sorumluluklarını paylaşmayın. Yapılmaması durumunda kimin zarar göreceği çocuk ve ebeveyn tarafından bilinmeli. Çocuk ödevini yapmadığı zamanlarda, onun yerine bu sorumluluğu almak, daha sonraki yıllarda da genel olarak ebeveynlerinden bu gibi durumlarda benzer davranışların beklenmesine yol açar. Erken yaşlarda ödev ve ders çalışmaya karşı oluşturulan tutumlar ilerleyen yıllarda bu konuyla ilgili çocuğun sergileyeceği davranışların zeminini oluşturur" diye konuşuyor.
“e-Etüd”, “e-Okul”, “e-Kütüphane”, “e-Kitap”, derken “e-Ödev”de yapıldığından, “e-Aile” olarak, çocuklarına yardımcı olmak için, ikinci veya üçüncü defa okula devam etmek zorunda kalan (!) “ödev yapan anne ve babalar” dan olmamanız dileğiyle.
Sevgiyle kalın. Saygılarımla.
Ali İhsan ÖZÇAKIR
MEB. Emekli Bakanlık Başmüfettişi