Demirel'in çok iyi bir lider olduğunu aktaran Mehmet Nuri Yılmaz Demirel'e kim ne derse desin o dinine bağlı bir insandı ve ben dinde orta yolcuyum derdi, yani reformistlere tavırlıydı. Kuran yolu, hadis yolu, İslam, bunlara bağlıydı defalarca bu konuları kendisiyle görüşmüşüm-dür diye de ekledi. Demirel'in dinin siyasete alet edilmesine karşı olduğunu belirtti. İmam hatip okullarının hemen hemen tamamına yakınını biz açmış olmamıza rağmen bunu dillendirmedim ve bundan çıkar sağlayanlara da sesimi çıkarmadım çünkü bu yaptığım eylemler bana alkış tutulsun veya bana oy verilsin diye yaptığım şeyler değildi dediğini iletti. "İyi bir devlet adamıydı, Türki Cumhuriyetlere de çok büyük hizmetleri oldu camiler yaptırdık okul açtırdık çünkü insanların ihtiyacı vardı. Bunların hepsini Demirel'in desteğiyle yaptık. Tatarlar için cami yaptırdık. Demirel dine karşı bir insan değildi ama dinin istismarına karşıydı. Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ardından Demirel ile olan bir anısını paylaştı: "Demirel'e sordum bir daha dünyaya gelsen ne olmak isterdin diye kendisi yine siyasetçi olmayı isterdim dedi çünkü bu ülkeye herkes bir şekilde hizmet ediyor. Kimi bilgisiyle hizmet eder, kimi sanatıyla hizmet eder ama siyaset devletin yularını elinde tutmak demektir. Öbürleri ne kadar ne kadar başarırsa o kadar yapar ama eğer devletin yuları sizin elinizdeyse o zaman en büyük hizmeti siz edersiniz. Yani bu devlete, millete en iyi hizmet siyasetle yapılır. Onun için dünyaya tekrar gelsem yine siyasetçi olmak isterim dedi"

Fettullah Gülen'in 70'lerde ve 80'lerde bozulan eğitim sisteminin içine sızması ve Hz. Muhammet'i gördüğünü iddia ederek tabiri caizse takipçi toplaması gibi durumlar olurken diyanet işlerinin bu durumlara yönelik bir tedbir alıp almadığı sorulunca 1992 ile 2003 yılları arası Diyanet İşleri başkanlığı yapmış Mehmet Nuri Yılmaz şöyle cevap verdi: Diyanet tabii ki bu tür cemaat ve tarikatların bu kadar güç toplamasına ve bu cemaat ve tarikatlara tehlikeli derecede büyük iltifatlar edilmesine karşıydı ve bizim açıklamalarımız da vardı. Hatta gayri meşru diyanet tabirini kullanırdım. Yani bir devletin kurduğu resmi bir makam var bir de illegal diyanetler var. İnsanları öyle inandırabiliyor ki bu tip tarikatlar, bugün ramazan diyorsun yok hayır diyor. Bugün bayram diyorsun karşı çıkıyor takvimleri ayrı. Ve bugün de var bu tür cemaat ve tarikatlar. Ayrıca bizi, diyaneti rakip olarak görüyordu ve hala görüyorlar. Çünkü diyanet olmasaydı daha çok fayda elde edebileceklerdi. O dönemde bir yasa çıkardık bu yasanın bir boşluğu vardı cami yaptıranlar imamını kendileri atayabiliyor gibi görünüyordu. Nitekim bu durumdan istifade bazıları kendi fetva ve vaazlarını hutbelerde okumaya başlamıştı. Ve bunun üzerine yapılan bütün camilerin yönetiminin diyanete yönlendirileceği bir yasa çıkardık ve bunun üzerine bize karşı çıktılar ve kabul edilemez olduğunu söylediler.