Toplumsal yaşamımızın neredeyse son 10 yılında 'olmazsa olmazlar' arasında 'akıllı telefonlar' yer alıyor. Öyle ki, 7'den 70'e her yaştan, her meslek grubundan, her sosyokültürel düzeyden vatandaşın bir akıllı telefonu var.
Akıllı telefonlar, işlevleri itibarıyla bir telefondan çok daha fazla özelliği içinde barındırıyor. Arama, mesajlaşma gibi iletişim olanaklarının yanı sıra birer 'cep bilgisayarı' görevi görüyor. Akıllı telefonlardan internete bağlanmak, sosyal medya ağlarına girmek, film izlemek, kısacası bilgisayarla ve televizyonla olan her işimizi bu telefonlarla yapmak mümkün.
***
Akıllı telefonlar böylesi geniş olanakları insanlığa sunuyor sunmasına ama dezavantajları da yok değil. Örneğin, akıllı telefonların yaşantımızda vazgeçilmez bir yere oturmasıyla birlikte 'teknoloji bağımlılığı' meselesinin hız kazandığı ve yaygınlaştığı apaçık bir gerçek. İnsanlar sosyal ortamlarda, arkadaş buluşmalarında birbirlerinin yüzüne bakıp, iki çift söz etmektense, sanki yanlarında hiç kimse yokmuşçasına akıllı telefona dalıp gidiyor. Yüz yüze sohbetler, yerini sanal ortama, dijital dünyada gerçekleştirilen işlemlere dönüşüveriyor. Bu, başlı başına kafa yorulması gereken bir konu. Çünkü 'akıllı telefon müptelası' insanları gördükçe, acaba bu toplum, bu telefonlar icat edilmeden önce neyle meşgul oluyordu sorusunu sormadan edemiyorum.
***
Akıllı telefonların yaşantımızdaki değişikliği maalesef bununla sınırlı kalmıyor. Geçmişte düzenli olarak kitap okuyan, bunu belli bir plan dâhilinde istikrarlı biçimde hayata geçiren pek çok kimse, akıllı telefonlar ve diğer dijital mecralar nedeniyle eskisi kadar kitap okuyamadığından yakınıyor. Bunun doğrulur payı var mıdır diye soracak olursanız, çok yüksek oranda doğruluk payı olduğunu söyleyebilirim. Çünkü kendi yaşantımda da bunu yaşıyorum. Gelişen teknolojiyle birlikte akıllı telefonlar yaşantımıza girdikten sonra okuma alışkanlığım olumsuz yönde etkilendi. Her ne kadar kendimi frenleyip, okumaya odaklansam bile gelen bir bildirim veya mesaj sesi, haberci olduğumuzdan hareketli sürekli gündemi takip etme isteği, arzu ettiğim ölçüde okumaya odaklanmaya izin vermiyor.
İşin bu boyutunu düşünüp, geleneksel duygularım kabardığında şu akıllı telefonlar icat olmasaymış, dünya ne güzel olurmuş diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.
Teknolojinin bizi esir almasına izin vermediğimiz, bol kitaplı, okumalı günlere erişmek ümidiyle…