Anne-babaların okula giden çocuklarından en çok “ Çocuğum ders çalışmak istemiyor.”,“Odasına kapanıyor, saatlerce ders çalışıyor ama yine de başarısız.” sözlerini hep duymuşuzdur. İçeride ne yaptığını merak etmiyor musunuz?
Ders çalışmaktan sıkılınca, Ortaokul 1. sınıfta tarih kitabının arasına o zamanki çizgi romanlardan çok sevdiğim “Teksas, Tommiks, Red Kit, vb.yi koyup, ders çalışıyormuş gibi yaptığım günler geldi de aklıma şimdi. Zamanımızda internet, akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar olmadığı için, tek eğlencemiz spor dışında bu tür çizgi romanları okumak idi.
Günümüzde, sosyal medya ve on line ders iletişim araçları olunca, Çocuğunuz odasında ders çalışıyorken, ses seda çıkmıyorsa, meyve, su v.b götürme bahanesiyle bir bakın. Sakın cep telefonuyla arkadaşlarına mesaj çekiyor, ya da kulaklıkla müzik dinliyor olması? Gençlik bu. Kırmadan yönlendirmek gerek.
Çocuklar okuldan eve gelince, önce karınlarını doyurmalı, en az bir saat dinlendikten sonra da “programlı bir biçimde” ders çalışmaya başlamalıdır. Eğer oyun faslını uzatırlar veya ders çalışma isteksizliği varsa, onlara ödevlerinin olup olmadığını mutlaka sormalısınız. Onlara kızmadan, hoşgörü ile ders çalışmaya yönlendirmelisiniz.
Bazı çocuklar arkadaşlarıyla buluşarak ikili veya üçlü gruplar halinde ders çalışacaklarını söylerlerse, onları arada bir kontrol etmekte yarar vardır, diye düşünüyorum. Grup çalışmaları bazen sohbet toplantılarına, diskolarda buluşmaya dönüşebilir.
Unutmayınız ki, öğrenmede esas olan tekrar etmektir. Bu yapılmadığı takdirde o gün öğrenilen konular, hafızaya alınmayacaktır. Bu yüzden öğretmenler ev ödevlerini düzenli olarak-konular evde de tekrar edilsin diye- vermektedir. Onların yapılıp yapılmadığının da kontrol edilmesi gerekir. Günümüzde online ödevlerin de amacı budur. Özellikle online derslerde, öğrencilerin dersleri – dikkatinin dağılmadan etmesi, online ders veren öğretmenin becerisine bağlıdır.
Öğrencilerin dikkatleri uzun sürmez. 40 dakikalık bir derste, en fazla 15-20 dakika derse ilgi duyabilirler. Sınıfın çoğunluğu sıralara yaslanıp, “kaymaya” ve donuk gözlerle bakmaya başlarlarsa, o anda “verici merkez” olan öğretmenin “alıcı TV.cihazı” durumunda olan öğrencilerin “frekans dalgalarını” değiştirmesi gerekir. Alıcı ve vericilerin “aynı frekans”ta olması dersin devamını sağlar. Bunu da dersini bir tiyatro oyuncusu gibi anlatan ve öğrencilere söz veren öğretmenler sağlayabilir.
Öğretmenlerimize önerim. “Öğrencilerin beyni paraşüt gibidir. Açık olduğunda işe yarar.”
Evde ders çalışması için uygun ortamın sağlanmasının yanında, çocuklara haftalık ders programına benzer” günlük ders çalışma programı” hazırlatılması onu kolaylıkla ders çalışmaya yöneltecektir.
Anne-babalar çoğu zaman çocuğa ders çalışması için uyarılarda bulunur. “Hadi odana git. Ders çalış. Ödevlerini bitir.” Bu uyarılar baskıya dönüşürse, çocuk –hele ergenlik cağında ise- ailesi ile iletişimi koparabilir.
Çocuk gerçekten bazı derslerden başarısız ise, ona yardımcı olmak ve gayrete geçirmek için, en azından “istersen birlikte bir bakalım şu sorulara”, ya da “bilen birinden” destek almak gibi doğru yaklaşımlarda bulunmak gerekir.
Çocuk üzerinde hoşgörü ve sabırla –öğüt vermek yerine- “ders çalışmanın önemi” öz ve net bir şekilde anlatılmalıdır. Böylece onlara “özgüvenleri kazandırılmış” olacaktır.
Psikolog Ayşe Erce'nin bu konudaki önerilerini, özellikle anne-baba ve velilerle paylaşmak isterim.
Hedef belirleyin: Çocuğunuzun ders çalışmak için bir sebebi olmasını istiyorsanız, öncelikle geleceğe dair planlar yapmasını ve minik adımlar halinde hedefler seçmesini isteyin. Örneğin en yakın zamandaki sınavda iyi bir not almak gibi.
Program hazırlayın: Günlük derslerinden oluşan esnek olarak zamana ayarlanmış bir ders programı çocuğun ders çalışmasına yardımcı olacaktır. Programa uyulduğu takdirde çocuğunuza haftalık ödüller verebilirsiniz.
Eleştirmeyin: Çocuğunuzu tembel diye etiketlemek, başkalarıyla kıyaslama yapmak yerine onun motivasyonunu olumlu yönde etkileyecek sözler söyleyin. Kişiliğini zedeleyecek eleştirilerde bulunmayın. Çünkü çocuğa hakaret etmek, azarlamak, bağırmak aile ile çocuk arasındaki ilişkiye zarar verir ve aralarında bir uçurum oluşturur. Bir süre sonra her iki taraf arasında inatlaşmalar olur, sevgi azalır, kin oluşmaya başlar.
Model olun: Çocuk okuldan eve geldiğinde ebeveynler televizyon karşısına oturup çocuğu ders çalışmak için odasına yönlendirmeyin. Aksi takdirde çocuk ders çalışmayı kendisine verilmiş bir ceza olarak görecektir. Siz de çocuğunuz ders çalışırken kitap okumayı tercih edebilirsiniz.
Sorumluluk verin: Çocuğunuza okulöncesi dönemden itibaren yaşına uygun sorumluluklar vermeniz halinde büyüdüğünde okul ödevlerini hatırlamak konusunda zorlanmayacaktır. Unutmayın, ağaç yaş iken eğilir çocuğa küçük yaşlardan itibaren yaşına uygun sorumluluklar vermek gerekir.
Araştırma yapın: Ders çalışmaya karşı çocuğun isteksiz olma konusundaki asıl nedenini bulmaya çalışın. Çocuğunuz aile, okul veya sağlıkla ilgili yaşadığı çeşitli sorunlar ders çalışmasına engel olabilir.
Verimli ders çalışmanın sırrı, programlı ders çalışmaktır.
Sevgiyle kalın. Saygılarımla.