Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 7 – 8 Eylül tarihlerinde Aydın'daydı. Davutoğlu'nun 7 Eylül akşamı bir otelde düzenlenen STK'lar, muhtarlar ve basın mensuplarıyla buluşmasına katıldım. Yaklaşık 40 dakika kürsüde kalan Davutoğlu, konuşmasında ağırlıklı olarak, AK Parti iktidarına yüklendi. İktidarın halkın gönlünden düştüğünü savunan eski Başbakan, hayli iddialı bir üslupla, “Onlar gidecek, biz geleceğiz” mesajı verdi.

Ahmet Davutoğlu, yapı itibarıyla muhafazakâr sağ gelenekten gelen bir isim. 2002 – 2009 döneminde şimdiki Cumhurbaşkanı, o dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın çalışma ekibinde bulunmuş, başdanışmanlık yapmış bir isim. 2009'daki kabine revizyonunda Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Davutoğlu, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan oldu. 2016 yılında görevi Binali Yıldırım'a devren Davutoğlu, 2 yıl önce AK Parti ile yollarını ayırdı. Sonrasında ise Gelecek Partisi'yle yola devam etme kararı aldı.

***

Siyaset, bir iddia işidir. Siyasî partilerin kuruluş ve varlık sebebi de iktidara gelerek, program ve politikalarını yaşama geçirmektir. Kuşkusuz, Davutoğlu ve Gelecek Partisi de bunu hedefliyor. Ama işleri kolay değil. Çünkü bir dönem içinde bulunduğu, sonrasında yollarını ayırdığı ve sert sözlerle eleştirdiği eski mahallesinden ciddi bir tepki var Davutoğlu'na. Yıllar yılı taban tabana zıt görüşleri savunduğu sol – sosyal demokrat kesimden destek alabilmesi de ha deyince gerçekleşecek bir şey değil.

***

Davutoğlu'nun Aydın programına az sayıda STK, meslek kuruluşu ve muhtarın katıldığını gördüm. İçimden 'Başbakanlığı döneminde buraya gelse toplantısına binlerce kişi gelir, oturacak yer bulamazdık' diye geçirdim. Gerçekten de öyle değil mi? Bir makam – mevki sahibiyseniz, hele hele bu makam başbakanlık gibi üst düzey bir makamsa, çevrenizi saran yüzlerce, hatta binlerce kişiden ötürü vatandaşla birebir iletişim kurmaya fırsat bulamıyorsunuz ama ne zaman makam – mevki elden gitti, işte o zaman çevrenizde yalnızca cılız topluluklar kalıyor. Onlar da herhangi bir çıkar beklentisi olmaksızın, gerçekten inandığı için size destek veren bir kesim.

***

Davutoğlu'nun en büyük dezavantajlarından birisi de 19 yıldır ülkeyi tek başına yöneten AK Parti'nin içinde uzun yıllar görev yapmış olması. Eğer halk, mevcut siyasi iktidardan memnun değilse, seçimlerde, yıllarca o iktidarın içinde görev yapan, başbakanlık makamında bulunan bir kişinin liderliğindeki partiyi mi tercih eder yoksa daha önce denenmemiş partilerden ve liderlerden yana mı tercihini kullanır? Şayet burada olumlu yanıt vermemiz gereken bir soru varsa, ikinci seçenek, olumlu cevap konusunda daha yakın gözüküyor. Kaldı ki, mevcut siyasi iktidarın eleştirilen pek çok uygulaması, Davutoğlu döneminde de bizzat yaşanıyordu. Basın özgürlüğünden yargı bağımsızlığına, şeffaf yönetim anlayışından bürokraside liyakatin egemen olması meselesine kadar pek çok alanda var olan sorunlar o dönemde de kamuoyunun gündemindeydi. O dönemde toplumdan ciddi tepki gören ve Davutoğlu'nun mimarı olduğu dış politika meselesini saymıyorum bile. Bu yüzdendir ki, Davutoğlu'nun yeterli oyu almak için toplumu ikna edip, inandırıp inandıramayacağı çetrefilli bir alan.

Benim izlenimlerim bu yönde. Elbette ki, nihai sözü, seçim sandığı geldiği zaman millet söyleyecek.