Orta Asya'dan obalar halinde yola çıkan Asya ve Avrupa kıtalarının farklı bölgelerine yerleşen Türk toplulukları atalarından aldıkları ve nesiller boyunca taşıyarak bugünlere getirdiği gelenek, görenek ve inançlarıyla dimdik ayakta duruyor. Dünyanın diğer topluluklarında nadiren görülen toplumsal dayanışma ve birliktelik örneğini de halen layıkıyla yerine getirmeye devam ediyor. Engin yürekli Türk halkı her zaman daima mazlumların yanında olmuş ve olmaya da devam ediyor. Kim veyahut kimler dara düşerse Türk halkı daima onların haklarının savunucusu olmuştur. Ayrıca zalimlerden zulüm görenlere de evini, yurdunu açmış, aşını paylaşmıştır ve duygudaş olmuştur.
Günümüz Türkiye'sinin güçlü devleti de bu kadim geleneklere sıkı sıkıya bağlı kalarak devamlılığını sürdürmektedir. Geçtiğimiz yıllarda ülkemiz dışında yaşanan her türlü insanlık dramına kayıtsız kalmayarak tüm sahalarda gücünü de ispatlamıştır. Bosna-Hersek'ten Myanmar’a, Suriye'den Libya'ya kadar bir çokülkede yaşanan zulümlere kayıtsız kalmayarak gerek maddi gerekse manevi destekleriyle milyonlarca insanın gönlünü kazanmıştır.
Geçtiğimiz 6 Şubat günü yaşanan her iki büyük depremde de devletimizin halkımızın yanında olduğunu ve bu yaralarısarmak için gösterdiği yoğun çabaya hepimiz şahitlik ediyoruz.1999 yılında yaşadığımız büyük depremin ardından şimdiki iki deprem çok daha fazla can kaybına ve yıkıma neden oldu maalesef.Depremin ilk gününden itibaren yurt içindeki ve yurt dışındaki milyonlarca Türk vatandaşı tek yürek oldu ve depremin yaşandığı kentlere maddi ve manevi yardımlarını adeta yağmur gibi yağdırmaya başladı ve halen devam ediyor. Halkımız milli seferberlik ruhuyla depremin yaralarını sarmak adına canla başla gayretle çalışıyor.İşte bu bizim paylaşma ve duygudaş olma geleneğimizin ne kadar fazla olduğunu görmemize neden oldu. Komşusunun derdini sanki kendi derdiymiş gibi sahip çıkan halkımızla ne kadar gurur duysak azdır.Başka ülkelerin insanları bizim kadar hassas olamıyor dünya genelinde yaşanan acılara. Bizi onlardan ayrı kılan o kadim geleneklerimize sahip çıkmaya devam edelim ve bunu gelecek nesillerimize aktaralım. İşte o zaman "Aziz Türk Milleti" unvanımızı asırlar boyu koruyabiliriz.