Başta Aydın olmak üzere Ege de hatta Türkiye’nin tüm illerinde ,caddelere, meydanlara , Okullara ve parklara adı verilen rahmetli hemşehrimiz Adnan Menderes’in tam adı , yazımın başlığındaki gibi dört kelimeden oluşur.

Çoğu kişinin kısaca adı ve soyadını verdiği Menderes doğduğu 1899 yılından tam 20 yıl sonra, gençliğine denk gelen 1919 yılının sıcak bir Mayıs ayında , yıllar sonra 61 yaşında ,iktidardan askeri darbe ile indirildiği, aynı günde , 1919 yılının 27 Mayıs’ında , emperyalistlerin oyuncağı Yunan askerlerinin işgal ettiği Aydın ve ege bölgesinin direnişi için kurduğu AYYILDIZ kuvvayı milli teşkilatı ile gösterdiği kahramanlıklar sonucu istiklal madalyası ile onurlandırılmıştı.

Bu köşenin yazarı ben, 12 Eylül’ün öncesini ve sonrasını yaşayan gençten biri olarak Kenan Evren dönemini sorgulayabilecek gözlemlerine sahiptim,

Bundan 59 yıl öncesinin askeri darbenin yapıldığı 27 Mayıs’ta 2,5 yaşında bir çocuk olarak neler olup bittiğini ancak , yazılan çizilenlerden ve başkalarının yazdıklarından ve yorumlardan bilgilenerek öğrenebildik.

Kimilerine göre, Menderes kahraman kimileri ise asılmasından keyif duyanlar.

Atatürk’ün Aydın’a ziyaretinde Türkocağı’nda dinlediği Adnan Menderes’i tek parti döneminde CHP Kütahya Milletvekili olarak Meclise göndermişti.

Atatürk’ün ölümünden sonra, ilkeleriyle örtüşmeyen konularda başkaldırarak muhalif olması nedeniyle , başa geçen Milli Şef zamanında partiden ihraç edilen Menderes , tek başına siyasi rüştünü ispat ederek DEMOKRAT PARTİ kurucusu olarak 1946 ruhunu 10 yıl iktidar’a taşımıştı.

CHP'den 1945 yılında Celâl Bayar, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan ile birlikte ihraç edilen Menderes, Demokrat Parti'yi kurdu. 1947'de yapılması gereken seçimler CHP tarafından bir yıl öne alındı. 1946 yılında “ açık oy , gizli tasnif “ usulüyle yapılan ilk çok partili genel seçimleri CHP yüzde 85 oy ile seçimi kazandı. Menderes Demokrat Partisi aracılığı ile Kütahya milletvekili olarak tekrar meclise girdi.

‘Beyaz Devrim' olarak adlandırılan 1950 seçimlerinde hilesiz hurdasız olarak DP genel başkalığına seçildi. On yıl başkanlık etti. Bu on yıllık sürede Türkiye'de çok ciddi olaylar gelişti.

Menderes’in seçimlerle sivil olarak ilk kez iktidara gelen Başbakan ve Celal Bayar’ında ilk kez Sivil Cumhurbaşkanı olduğu 1950 seçimleri “sözün artık millette “ olduğunun da fotoğrafıydı.

Hatta Menderes’in son dönemini , 17 yıllık AKP İktidarının ikinci dönemi ve sonrası ile özdeşleştirenlerde oldu.

Ama Menderes’e aleyhte yoğunlaşan bir siyasi parti mensupları tarafından yapılan saldırılar, basında yer alan yanlı , gerçek dışı ve yıpratıcı yazılara karşı bir Liderin refleksle bu haksızlığa karşı çıkması hak hukuk ve adalete aykırı bulanlara yaptıklarına ne demeli?

Menderes’in Amerikan yanlısı olarak bilindiğinin aksine, son dönemde , şartlı yapılan dış yardımların emredileni değil, ülkenin ihtiyacı olan baraj , enerji ve yol yapımı gibi hizmetlerde kullanılmamasını isteyen dış güçlere karşı, Rusya ile ekonomik alanda dirsek temasına girmesinin ihtilalin yapılmasında büyük etkisinin olduğu , 8 yıl önce ADÜ ‘ de Adnan Menderes paneli yapılan yıllarda akademisyenler tarafından vurgulandı.

27 Mayıs’ta üst düzey generaller değil de , Albay düzeyinde alt rütbeli askerlerle yapılmasının bu iddiayı güçlendirmektedir.

Menderesi siyasi görüş olarak sevenler olabileceği gibi , sevmeyenlerde olabilir.

Ama bir an için içimizden geldiği gibi , tam demokrat olarak düşünelim.

Menderes’in sonucu belli bir mahkemeyle yaşamına son verilmesi bugün içinizi sızlatmıyor mu ?

“sizi buraya tıkan güç, böyle istiyor “ diyen mahkeme heyetini ve savcı Selim Başol ‘u dürüst ve objektif bir yargılama yaptığına inanıyormusunuz.?

Suçu ne olursa olsun bir Başbakanın hayatına mal olacak bir ceza mıydı ? Menderes, 13 ayrı davadan yargılandı ve Bebek Davası dışındaki bütün davalardan suçlu bulundu.

İşte o davaların iddiaları ,

-Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmekten yargılandı.

-6-7 Eylül Olayları'na önceden haberi olduğu halde müdahale etmemek.

-Kurulan bir örgütü (Vatan Cephesi) başka bir sınıf üzerinde baskı aracı olarak kullanmak.

-Vinileks firmasına Türkiye Vakıflar Bankası'ndan kredi verdirmekle suçlandı.

-İstanbul'da Bulvar ve yol açmak için pek çok vatandaşın evini, parasını geciktirerek ya da hiç ödemeden istimlak etmek.

-Kanuna aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak.

-Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak.

-Döviz Yasası'nı ihlal etmek.

-Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak.

-Halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek.

-Kırşehir'in haksız olarak ilçe yapılması.

-Yargı bağımsızlığının ihlali.

-1957 seçimlerinin erkene alınarak, kanuna aykırı olarak tarihinin değiştirilmesi.

-Tahkikat Komisyonu'nun kurulup olağanüstü yetkilerle donatılması.

-CHP'nin mallarına "haksız" yere el konulduğu iddiaları.

Bugün olsa çoğu yürütmenin inisiyatifinde olan ve diğerleri de iftiradan ibaret bir devlet adamına , siyasetçiye böylesine komik iddialarla aynı ceza verilir miydi ?

Devlet de böyle düşünmediğinden yıllar sonra Özal döneminde iade-i itibar ederek anıt mezara nakletmiştir cenazesini.

Taha Akyol’un dediği gibi “ taraftarı olup beğendiğiniz bir siyasi partinin yanlışları olabileceği gibi , karşısında olduğunuz bir siyasi partinin de doğruları olabilir “

Türk Siyasi hayatının yakın tarihimizde çok tartışılan ve bir siyasi grubun yerdiği , ALİ ADNAN ERTEKİN MENDERES’i o dönemin şartlarında yapılan haksız yargılama sonucu ,elinden alınan yaşama hakkının artık geri getirilememesine rağmen, 59 yıl sonra bugün yapılanın hata olduğunu kabul etmeliyiz.

Menderes’i beğenmeyip eleştirenlerin o döneme baktıkları at gözlüğü ne kadar yanlış ise , Menderes’in de hatalarının bulunmadığını iddia etmek o kadar eksiktir. Her devri kendi değer yargıları ile yargılamak lazımdır.

Hele siyaset yapanların hata yapmalarının halktan kopmaya başlamalarıyla gündeme gelmesi, iktidarı eleştirmekten çekinen partililer yüzündendir.

“keşke dünü tekrar yaşamak mümkün olsaydı, ama bugünkü aklımla “ sözündeki gibi, yıllar sonra iktidar sarhoşluğu ve güç tekeli olmak insana siyasi hatalar yaptırabiliyor maalesef.

Bugün , dönemin AYTO yönetimi tarafından finanse edilen ve yeni dörtyol’a yapılan ve rölyeflerle heykeli yerleştirilen “ATATÜRK VE EFELER “ anıt heykelinin bulunduğu kavşağa hem de Özlem hanım gibi CHP ‘li başkan tarafından yönetilen Aydın Belediyesi Meclisinin ADNAN MENDERES KAVŞAĞI adının verildiğini biliyor musunuz ?

Adnan Menderes’in en sert muhalifi olan tek adam devrinden kalan CHP’nin , bugün değişen vizyonu ile 8 yıl önceki o dönemde adıyla Aydın belediye başkanını ve Belediye Meclisinin bu cesur ve anlamlı girişimini alkışlıyorum. İşte gerçek DEMOKRAT’lık budur.Ama maalesef Aydınlılar hala YENİ DÖRTYOL demekte ısrarlı nedense .

ADÜ dün AİSYEM konferans salonunda Doç. Dr. Dilşen İnce Erdoğan moderatörlüğünde 27 Mayıs 1960 paneli düzenlendi.

Basın açıklamaları dışında başkaca da bir etkinlik olmadı.

Çoğu kişiden duydum , 27 Mayıs ta neden Aydın’ın ve Aydınlılar tarafından Adnan Menderes’e sahip çıkılmadığını , askeri darbeye karşı durulmadığını eleştirirler.

Kim bilir , adı üzerinde askeri darbe bu, korkmak ta insana ait bir duygu.

Ama artık Yassıada da tutuklu olduğu 1960 yılında söylediği o özlem dolu “"ne işimiz vardı politika ile, tek arzum Çine çayı'nın kenarında salkım söğütlerin altında uzanıp gökyüzünü izlemek “ sözünün yerine gelmesinde katkım olduğu için gururluyum. Bugün inşaatı devam eden Adnan Menderes müzesi ve rekreasyon alanı “ 2018 yılı 10 Ocak ta yer aradıklarını söyleyen Aydın Valisi sayın Yavuz Selim KÖŞGER’ e önerdiğim tepelik ören yerinde , çok sevdiği Çine çayının kenarında yükseliyor.

İnşallah 17 Eylül.2019 ‘da asılarak katledildiği tarihte , ruhu huzur bulacak ve gösterdiğim yerde yapılan müze Aydınlılara hizmet verecek.

SÖZÜN ÖZÜ :

DİL NE BİLİR ŞEKERİ ,ŞERBETİ,

ALDIĞIN LEZEETİ BALDAN MI SANDIN ,

NE ARI NE DE AĞAÇ VERİR NİMETİ,

ELMAYI NARI DALDAN MI SANDIN..?

MEHMET ÖZÇAKIR

[email protected]

P.K:110 EFELER – AYDIN

GSM : 0.532.3722627