AKP Aydın vekilleri ve İl ilçe başkanları ile kadın ve gençlik kolları başkanları Aydın basınıyla kahvaltıda buluştu.

19 yıllık iktidarın ve özellikle son 2 yılın masaya yatırıldığı soru cevaplı toplantıda ,önce vekiller sonra da , basın çalışanları 3 saat süren buluşmada, Çıldır dan , şehir hastanesine, Yeni Adliye binasından , jeotermal ısıtmalı seralara, her şey soruldu.

Gazetemiz baskıya yetişmesi gerektiğinden , bu konuda bir başka yazıda paylaşacağımız konularda başta Aydın İl başkanı Ömer ÖZMEN ‘e , ve AKP ‘nin 4 milletvekiline basına açık, katılımcı ve soru cevaplı bu toplantı için teşekkür ederken , her 4 ayda bir benzeri toplantılarla ilk elden açıklamalar ile kamuoyu ve Aydın’ın aydınlatılması için yararlı bulduğumu ilettiğim İl başkanına bir kez de , buradan iletmek istiyorum.

DİDO SOTİRİYU , O BİR AYDINLI.

Adını daha önce duydunuz mu bilmem?

1900 lerin başında Aydın da doğmuş ve yaşamış sonrasında Yunanistan’a göç etmiş bir kadın.

Yazdığı “benden selam söyle Anadolu’ya” kitabında ,

Aydın da yaşadığı günleri kaleme almış aslında.

Tıpkı ,Asaf Gökbel’in “ Milli Mücadelede Aydın “ kitabı ,

Tıpkı , Zeki Mesut Alsan ‘ın “ Mustafa’ nın Romanı Memleket çocuğu “ kitabındaki gibi,

Her üç kitap 1900 lerin başındaki Aydın’ı anlatıyor.

Asaf Gökbel’in kitabını Efeler Belediyesi geçenlerde yayına hazırladı.

Milli Mücadele de Aydın kitabı , 1919 sonrasını ve İşgal günlerini anlatıyor.

Yakında Adnan Menderes mahallesinde adı verilen bir parkın açılışında kitabı Aydınlılarla buluşacak.

Bu başvuru kitapları açıkça kentin tarihini anlatan belgesel tadında gerçek öyküler.

Dido Sotiriyu ise adından da anlaşılacağı üzere , Aydın da18.Şubat .1909 yılında doğan ve yaşan bir Yunan kökenli vatandaşımız .23 Eylül 2004 yılında yitirdiğimiz yazar, anılarını anlatırken dökülen cümleler bile hep bir özlem’i ve emel’i bakın nasıl anlatıyor.?

“ Babam sabun yapımcısıydı. Çocukluk yıllarımda ailemle birlikte doğduğum Aydın ilinde yaşadım. O yılların anıları belleğimden silinmiyordu. Babamın arkadaşı Talat Beyler, sokakta oynadığım Rum ve Türk çocukları bugün bile aklımda. Yaşadığım günlerin, duyduğum gerçek olayların o kadar etkisi ve büyüsü altında kalmışım ki bu konuda kitap yazma arzusu içimde çığ gibi büyüyordu…


İzmir’e ilk defa 1910 yılının Eylül ayında geldim. İçinde annemin doldurduğu yedek giysilerle yiyecek bulunan, at kılından örme zembili bir hana bırakıp, yanında çalışacağım kuru üzüm tüccarını aramaya yollandım. Elimde adres, ayaklarımda bana cehennem azabı veren ilk kunduralarım ve üstümde, ince uzun bacaklarıma çok kısa gelen Avrupai bir pantolon.

Rıhtıma gelince her şeyi unuttum. Yepyeni ve dayanılmaz bir tatlılık kapladı içimi. Nereye bakacağımı şaşırdım. Denize mi, hiç batmadan suyu yarıp giden Hamidiye vapurlarına mı, kafesli balkonları esrar dolu mermer binalara mı? Kaldırım döşeli caddede giden atlı tramvaylara mı? Yoksa hiç çalışmıyormuşcasına bir bayram havası içinde kulüplere ve kahvelere girip çıkan şu neşeli, gürültücü, kaygısız insanlara mı?

Mendireğin üzerinde durmuşum, sokmuşum ellerimi cebime, büyülenmiş gibi kalakalmışım bir an, salatalık, rakı ve istridye kokuları arasında. Bizim köyün çalgıcısı Hristo’nun İzmir hakkındaki masalları oynaşıyor gözlerimin önünde.”

Kitabıyla aynı isimli oyunu Dünya da ve Türkiye de ilk kez 8 yıl önce Kültür ve Turizm bakanlığının katkılarıyla İzmir de seyircilerle buluştu.

Oyunda, Birinci Dünya Savaşı öncesinde başlayıp, İzmir’in kurtuluşuyla biten bir dönem, Şirince’de doğup Yunanistan’a mülteci olarak göçmek zorunda kalan Manoli Aksiyotis’in gözünden anlatılıyor.

Bugünlerde Karşıyaka belediyesi tarafından tekrar sahneye konan oyunun bir çok yerinde Aydın ve kentimizin adı geçiyor.

Dido Sotiriyu’nun kaleme aldığı, Atilla Tokatlı’nın çevirdiği “Benden selam söyle Anadolu’ya” adlı roman, 1982’de Abdi İpekçi Türk- Yunan Barış ve Dostluk Ödülüne değer görülmüştü.

Kimi çevrelerin eleştirdiği yazar aslında yaşadığını kaleme alıp savaşlar hakkında “ Rezil ettiler hayatımızı ! Savaş üstüne savaş derken, orasından çaldılar, burasından kırptılar hayatımızın; kuşa döndürdüler bizi ! Bir şeylere gebe bu çağ, ama bunca acılı bir doğumdan bakalım ne tür bir çocuk çıkacak ? Biraz güzel gün yüzü görebilseydik hiç değilse !” sözleriyle açıkça eleştiriyor.

Bu oyunun Aydın’da oynanması için ilgililere çağrı yapıyorum.

Dido ‘nun Aydın günlerini anlatan bu oyun için, AYDIN BÜYÜKŞEHİR veya AYDIN EFELER BELEDİYESİ bu konuda duyarlı BELEDİYE BAŞKANLARI acaba 1909 yılının üzerinden geçen 112 yıl sonra , doğduğu ve yaşadığı topraklarda bu oyunu Aydın’da oynamak için destek olabilirler mi..?


SÖZÜN ÖZÜ :

GÜNEŞİ GECE YARISI ARAMAK BOŞUNADIR.

Mehmet ÖZÇAKIR

[email protected]

P.K:110 EFELER – AYDIN

GSM : 0.542.7608691