Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal bey 98 yıl önce 10 Nisan 1919 günü Ermeni Patrikhanesinin iftiraları, Nemrut Mustafa’nın hükmü, Mustafa Sabri’nin fetvası ve Padişah Vahdettin’in onayı ile işgalci İngiliz-Fransız askerlerinin ve işbirlikçi Damat Ferid hükümeti tarafından idam edildi. Cenazesini tıbbiyeli öğrenciler taşıdı. 35 yaşındaki vatansever kaymakam Kemal Bey, Beyazit meydanını dolduran kalabalığa şöyle haykırdı: “Asil Türk milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin.”

İşgalci Rus ordusuyla işbirliği yaparak Türk ordusunu arkadan vuran masum halka katliam uygulayan Taşnak çetelerine karşı dönemin askeri yöneticileri Osmanlı hükümetine Rus ve Balkan ülkelerinin Türklere yaptığı gibi Ermenileri Rusların üzerine sürme veya cephe gerisine sevketme tercihini sunar. Osmanlı hükümeti harp döneminde alınabilecek barışçı tedbirlerden biri olan “geçici sevk ve iskan kanunu çıkarır. Bunun üzerine bir kısım Ermenileri ülkenin güvenli bölgelerine nakleder. Bu kanunun gereğini uygulayan Türk yöneticileri mahkemeye verilir. Önce suçsuz bulunur.

Ancak İstanbul’un işgal edildiği Damat Ferit hükümetinin iş başında bulunduğu bir ortamda, İngilizlerin baskısıyla uygulanan “Kurban arama siyaseti” sonucunda Türk yöneticileri hakkında yeniden soruşturma açılır. İtilaf devletlerinin kontrolündeki İstanbul’da Ermenileri göç ettirmeye zorlama suçu bahane edilerek vatanseverler her yerde aranır, sıkıştırılır. Yargılamalar bir Ermeni intikam hareketine dönüşür. Daha sonra Atatürk ve silah arkadaşları hakkında idam kararı verecek olan Nemrut Mustafa Divanı harbi, Ermeni yalancı şahitlerinin delaletiyle boğazlıyan kaymakamı Mehmet Kemay Bey, Urfa mutasarrıfı Mehmet Nusret bey, Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey hakkında idam kararı verilir. Dr. Mehmet Reşit Bey soruşturma devam ederken Bekir Ağa bölüğünden kaçar. Yakalanacağını anlayınca 6 Şubat 1919 günü intihar eder.

İlk idam edilen Boğazlıyan kaymakamı Mehmet Kemal Bey olur. Oysa görevini yapmakla yöre halkını katliamdan kurtarmıştır. Verilen hüküm 10 Nisan 1919 günü Beyazit Meydanında yerine getirilir.

Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret bey de 5 Ağustos 1920 günü idam edilir.

Mehmet Kemal Bey idam sehpasında son sözlerini söyler. Etkileyici bir konuşma yapar. Yazılı vasiyetini de teslim eder. Milletine hesap verir. “Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum. Eminim bu kahraman millet gereğini yapacaktır” der.Halk hıçkıra hıçkıra ağlar. Meydanı bir matem manzarası sarar. Her adımda artan cenaze alayının geçtiği sokaklarda evlerden kadınlar hıçkırarak gözyaşlarıyla mateme iştirak eder.

İnfaz normal uygulamanın aksine sabaha karşı değil, öğleden sonra yapılmıştır. Her gün yaptığı gibi cezaevine oğlunu ziyarete giden babası Arif bey, Beyazid Meydanında geçerken oğlunun idam edildiğini görür, çılgına döner. Cenaze kendisine teslim edilir.Bu hadise Kemal Bey’i bir millet kahramanı mertebesine yükseltilir. Merhumun cesedi milli bir kurban ve büyük bir aziz gibi darağacından Türk gençliğinin muhabbetli kollarına düşer.Bir kısım gazeteler Kemal Bey’in idamını geniş bir şekilde yayımlar. O devirde alışa gelmişin dışında cenaze töreninde çelenk taşınır. Fotoğraf şekilir, tabuta Türk bayrağı örtülür. İntikam yeminleri edilir.

İngilizlere hoşgörünmek, yaranmak maksadıyla gerçekleştirilen idam kamu vicdanını derinden yaralar, ama çok önemli sonuçları da beraberinde getirir.

Boğazlıyan Kaymakamı M. Kemal Bey’in idamı mütarake dönemi İstanbul’da ortaya çıkan ilk protesto gösterisi, idam sehpasındaki siyasi vesayet niteliğindeki son sözleri de milli direnişin kıvılcımı olur. İstanbul’un işgal altında olduğu bir dönemde düzenlenen cenaze törenine bir Türk askeri birliği eşlik eder. Tabut geçerken Kadıköy karakolunun zaptiye efradı bayrağı yarıya indirerek askeri tören yapar. Askeri Tıbbiye öğrencileri, mülkiyeliler, eski teşkilatı mahsusa ve mim grubu mensupları, çok kalabalık bir halk kitlesi cenazeye katılır. İngilizler halkın gösterdiği ilgiden telaşa düşer. Halk kendi arasında şehit ailesi için yardım toplar. Mehmet Kemal Bey gibi mağdur duruma düşen bütün şehir aileleri için Atatürk ve TBMM Türk milletinin kadirşinaslık ve vefa duygularının ifadesi olur.

TBMM, 27 Nisan 1926 tarih 405 sayısı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, kanunla “Ermeni suikast komiteleri tarafından şehit edilen veya bu uğurda duçar-ı gard olan ricalin ailelerine verilecek emlak ve arazi hakkında kanun çıkartılar. Talat Paşa, Cemal Paşa Cemal Azmi bey, Bahattin Sahir, Cemal Paşanın yaverleri Süreyya ve Nusret bey Sait Halim paşanın ailesi olan 21 kişiye maaş bağlanır.

Aynı şekilde “Tehcir meselesinden dolayı kürt Mustafa’nın riyaset ettiği Divan-ı Harp kararı ile idam edilen rical ve efradı ailesi hakkında kanun çıkartılır.

Meclis şehit alilerine milli emlaktan değil, firari Ermenilerin envali metrukesinden yardımda bulunmaya özen gösterir. Türkiye Cumhuriyeti şehitlerine sahip çıkarak Ermeni çeteleri ve taraftarlarına gözdağı verir. Bu şekilde sözde soykırım iddialarının düzmece olduğunu ve suçlu görülerek idam edilen veya suikaste kurban edilenlerin de bir suçları olmadığını meclis kararıyla teyit eder.

Kemal Bey’in idamı Anadolu’da milli bir hareketin doğmasına neden olur. TBMM, Kemal Bey’in idamı neticesinde doğar. Anadolu’da kendi istikbali için çalışan ve uğraşan, kan döken bir halkın ilk kurbanı olur ve Anadolu’da hareket başlar. Kemal bey’in uğradığı haksızlık Türk milletinin canla başla yürüttüğü milli mücadeleyi derinden etkiler. Kemal bey’in kızı merhum Müşerref Gürenci’nin anlattığına göre Atatürk dedesini Konya’da kabul eder. Aralarında şu konuşma geçer. Atatürk, “gel bakalım devletin babası. Arif yep aman paşam devletin babası sizsiniz. Atatürk, sen öyle bir evlat yetiştirdin ki oğlun bu meşaleyi tutmasaydı, biz ateşi yakamazdık. Işık tutan senin oğlundur.” Hepimizin hatırını sorar ve dedeme evlatlarını bana ver ben ilgileneyim, teklifinde bulunur. Dedem, onlar bana vediadır. Paşa hazretleri siz iaşelerini temin edin” cevabını verir. Atatürk, “İstanbul’a git, 20 bin liralık bir mülk beğen, yalnız Ermeni malı olsun” şeklindeki konuşmayı dedem bize bu şekilde nakletmişti.

Günümüzde emperyalizmin asılsız Ermeni soykırımı iddialarını sahiplenen çevreler, kitaplarında Milli şehit M. Kemal Bey’i kasap ve katil sıfatlarıyla anmaktadır.

Fakat hiç biri Atatürk’ün TBMM’nin çıkardığı kadirşinaslık ve vefa örneği kanunlara değinmemektedir. Günümüz siyasetçilerinin de milli şehit Mehmet Kemal Bey ve arkadaşlarını, ilgili kanunları sahiplenecek bilgi ve cesaretleri yoktur.

10 Nisan 1919, Boğazlıyan kaymakamı Milli şehit Kemal Bey’in idamının 98’nci yıl dönümüdür. Milli şehit 10 Nisan Pazartesi günü saat 10.00’da Mahmut Baba türbesi başında törenle anıldı.Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve Bşk. Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Öztek-Erol Güler’in koordinasyonu altında yapılacak saygı duruşu ve istiklal marşının ardından Kartal Belediye Başkanı Dr. Altınok Öz, Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Dr. Mustafa Kavlu, Türk Eğitimsen 2 nolu Şube Başkanı Halil İbrahim Çakmak, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal, Em. Tüm. Cumhur Evcil, Prof. Dr. İbrahim Öztek, şehit kaymakam Kemal Bey hakkında birer konuşma yaptılar. Tören Ahmet Tekin, Vedat Özbaş’ın okuduğu Kuran-ı Kerim ve duanın ardından sona erdi. Milli şehit Mehmet Kemal Bey saygı ve hürmetle anıldı.