1870’li yıllarda Amerikan iç savaşından sonra Amerika’da kölelik kaldırılır. Sakın siyahîler tamamen hür oldu denmemelidir. Son üç yüz yılın kölelerini, hür adamlar şeklinde görmek beyazlar için oldukça zordur. Daha 1975’e kadar siyahîlerle beyazların otobüsleri ayrıdır. 1876’da alınan birlik kararıyla köleliğin kaldırılması üzerine Amerikan Birlik üyesi eyaletler ilgili eyalet kanunlarını buna göre yeniden düzenlemek zorundadır. Söz konusu kanunlar azledilmiş kölelerin yaşamalarını ve onların iş hukuklarını düzenlemektedir. Kanunlar, eski köleler için acımasızca cezalar öngörmektedir:

*Bir siyahî, bir at veya katır ya da bir balya pamuk çaldığında asılarak idam edilebilir.

*Siyahîler, beyazlar aleyhinde mahkemelerde tanıklık edemezler; jüri karşına çıkamazlar.

*Siyahîler, beyazlarla evlenemez.

*Siyahîler, özel bir ruhsat alamadığı sürece bir çiftlik satın alamaz veya kiralayamazlar.

*İşsiz bir siyahî tutuklanabilir; uygun bir fiyat veren büyük bir çiftlik sahibine satılır ve kiralanabilir.

*Eğer bir siyahî kontratı bitmeden bir işi bırakırsa tutuklanabilir ve işine tekrar dönmesi için ona karşı güç kullanılabilir.

*Siyahîler, hiçbir çeşit silah taşıyamaz.

*Siyahîler gün battıktan sonra sokağa çıkamaz.

*Bir beyaz bulunmadıkça siyahîler bir araya gelemez ve toplantı yapamaz.

*Bir siyahî kimsesiz çocuk(yetim), yetişene kadar bir beyaz için çalışmak zorundadır.

Yukarıda ifade edildiği şeklinde maddeleri bulunan siyahîlerle ilgili yasa metni bitmeyecek kadar uzundur. Okuduğunuz kanun maddeleri güya özgürleştirilmiş siyahîler içindir. Buradan yola çıkarak kölelik döneminde ise siyahîlerin maruz kaldıkları insanlık dışı muameleleri hayal etmek mümkün değildir. Kölelik sonrası çıkartılan siyahîlerle ilgili kanunlara baktıkça köleliğe son insanca yaşama veda demek gerekir. Siyahîler ilgili kanun yapmak bile tek başına ırkçılığın ve ayrımcılığın bir delili değil midir? 1776’da Amerika’nın kuruluşunda ilan edilen Bağımsızlık Bildirgesi’nde geçen eşitlik, hak ilkesinin sadece beyaz Amerikan vatandaşları için geçerli olduğunu hatırlatalım. Öyle değil midir? 1789 Fransız İhtilali sonrası adalet, eşitlik, özgürlük ilkelerinin dünyaya yayıldığı söylenir. Aynı Fransa Kuzey Afrika’da mazlum insanlara kan kusturmadı mı? Öyleyse Fransız ihtilali ilkelerini Fransız hükümeti adına şöyle okumak gerekir: Benim eşitim benden olanlar olabilir. Benden olmayan hiçbir kimse benim eşitim olamaz. Onlar, sömürülmeyi, asimilasyonu hak etmektedir.