Frankfurt Okulu temsilcileri, sıklıkla medya eleştirisi yapar.Medyanın zihinleri hapsettiğini söylerler. Onlar bu bağlamda özgürlükçüydüler. Savaş karşıtlığı üzerinden söylem geliştirdiler. Toplumsal cinsiyet kavramı geliştirmeye çalıştılar. Kadın veya erkek olmanın sadece biyolojik bir ayrım olması gerekirken kadınlığa yada erkeliğe dair rollerin ve algıların toplum,medya tarafından oluşturulduğunu iddia ettiler. Çoğu zamanda biyolojik cinsiyet üzerine oluşturulan imgelerle diğer bir ifadeyle toplumsal cinsiyetle biyolojik cinsiyet arasında kurulan bu bağın doğal olmadığını söylediler. Her fikrin, her ideolojinin veya inancın yüzeysel takipçileri olur. Bunlara kör takipçi de denebilir. 1968’lerde ortaya Batı ve Amerikan toplumunu esir alan hippiler bunlardan birisidir. 1945-1960 arası, II. Dünya Savaşı sonrası, savaşa katılmış olan ruh sağlığı bozulmuş babalar toplumda etkilidir. O arada TV toplumu yeniden bir araya getirecek diye piyasaya sürülür. Aile yan yana gelir. Fakat herkes TV’ye bakmaktadır. Aile içi iletişim büyük darbe alır. TV, sunulanın aksine etki yapar. Böylesine bir ortamda yetişmiş çocuklar 1968’lerin hippileri olur. Onlar, Frankfurt okulunun özgürlük kavramının içeriğiyle pek ilgilenmezler.Bu kavramla ilgili okuma da yapmazlar. Onların özgürlük kavramından anladıkları sex, uyuşturucu kullanma vb. alanlardaki serbestliktir. Amerika ve Batı bu tarihten sonra nesebi belirsiz çocuk yoğunluğu ile uğraşmak zorunda kalacaktır.Uyuşturucu ile mücadele edecektir. Bunların savaş karşıtlığı ise “savaşma seviş” sığlığındadır. Hippilerin yanında 1968’de protest bir gençliğin varlığıda söz konusudur. Bunlar, emek sömürüsüne, batı emperyalizmine, savaşa karşıdır. Her türlü cinsiyet ayrımcılığına, ırkçılığa karşı direniş gösterirler. Her türlü işgale karşıdırlar. Örneğin Deniz Gezmiş; aşırı solda yer alan bir kişi olarak bilinse de SSCB’nin Slovakya’yı işgaliyle SSCB İstanbul Konsolosluğu önünde protesto gösterisi yapar. SSCB’yi revizyonistlikle suçlar. Bu devlete karşı köpekler gibi ağır ithamlarda bulunur. Ciddi bilgi birikimine sahiptirler. Çoğu iyi üniversitelerde okumaktadırlar. Bu gençlik olayları solun yükseldiğinin işaretidir. Sistemi tehdit eden bu harekete karşı siyasi şiddet kaçınılmazdır.Batıda pek çok yerde şiddet kullanılarak bu protest gençliğin önüne geçilmeye çalışılır. Türkiye’de ise sol hareketler zirve yapar. Aşırı sol silahlı devrim peşindeyken CHP, İşçi Partisinin oyları artışa geçer. 1971 Askeri Muhtırası ile sol ezilir. Nihat Erim Hükümeti döneminde bu olur. Milli Nizam Partisi ve Türkiye İşçi Partisi kapatılır. Ancak daha sonra Milli Nizam’ın devamı olan Milli Selamet Partisi’nin kuruluşuna izin verilir. Çünkü İslami oluşum Komünizmin panzehri şeklinde düşünülür. 12 Eylül 1980 darbesi ile sol ezildiği kadar sola karşı kullanılan ülkücü hareket de ezilir. Çünkü sahada onlara gerek kalmadığına inanılmıştır.