Referandumun vatandaşa faturası ağır olacak. Seçim ekonomisi uygulayan hükümetin teşvik paketlerine karşın vatandaşın sofrasındaki ekmek her gün küçülüyor.

Ocak ayından beri seçim ekonomisi uygulayan hükümetin tek hesabı sandıktan “Evet” çıkmasını sağlamak. Ama kontrolsüzce harcama yapmak ekonomideki gidişatı rayından çıkardı. Bunun faturasını ise vatandaş ödüyor.

Merkez Bankasının tek amacı doları kontrol altında tutmak olunca, enflasyon da kontroldan çıktı. Yaklaşık 9 yılın zirvesine ulaşarak yüzde 11.29’a çıkan Mart ayı enflasyonu tüm emekli ve çalışanların yılbaşında aldığı zamları da sıfırladı. Başkanlık sistemi tartışmalarının bütün hızıyla devam ettiği geçen yılın ilk üç ayında dört kişilik bir ailenin mutfak harcamaları ortalama yüzde 10.7 artarak, 1.700 lirayı aştı. Dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı üç aylık dönemde yüzde 4.8 artarak 6 bin 612 liraya yükseldi. Uzmanlar, 4 kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketilmesi gereken gıda miktarlarını dikkate alarak açlık sınırında yaşanan artışı hesapladı. Ankara’da derlediği fiyatlara göre artış büyük ölçüde taze meyve, sebze, kuru bakliyat, makarna, şehriye, yağ gibi harcama gruplarından kaynaklandı. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin açlık sınırını zaten karşılamayan aylıklarına Ocak ayında yapılan yüzde 4.37 ve memur emeklileriyle kamu çalışanlarına yapılan yüzde 3 oranındaki zam daha yılık ilk üç ayında eridi. Yoksulluk sınırı ise yüzde 4.8 oranında arttı. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi verilen zamlar sabit gelirlilere yetmedi. Son üç ayda enflasyonda öyle artışlar oldu ki, bunu devletin resmi kuruluşu TUİK bile tam olarak tespit edemedi.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-ge biriminin ölçümlerine göre, yalnız sebzedeki zam oranı yüzde 57. Taze meyvedeki zam oranı ise yüzde 43.3, patates yüzde 28.3, zeytin yüzde 26.2, yağ yüzde 12.9, kuru bakliyat yüzde 11.8, makarna şehriye yüzde 10.2, reçel bal yüzde 9.3, süt-yoğut yüzde 4.3, et yüzde 3.3, ekmek yüzde 2.2.

11 kalemden oluşan gıda maddelerinin 2016 yılı içinde yüzde 20.87 artış kaydettiği tespit edildi. Yine Birleşik Kamu İş Konfederasyonu arge biriminin yaptığı araştırmaya göre, 4 kişilik bir aile kırmızı et, tavuk ve balık için yapılması gereken harcama tutarı sadece Mart ayında yüzde 3.8 artarak 493.6 liraya yükseldi. Yani bir başka anlatımla, et ve balık için harcaması gereken para, asgari ücretin üçte birine ulaştı. Yumurta harcamaları ise yalnız Mart ayında yüzde 5.9 artarak 28.8 liraya, kuru bakliyat harcamaları yüzde 11.6 artarak 64.3 liraya çıktı. Zeytin harcamalarında yüzde 26, yapılması gereken yağ harcamaları ise yıl sonuna göre yüzde 12.5 artarak 93.3 liraya çıktı.

DOLAR YÜKSELİŞİ ZORLUYOR

Referandum tarihi yaklaşırken dolar yeniden harekete geçti. Çünkü gelişmekte olan piyasalarda yaşanan çalkantılar TL’nin zayıf düşmesinde etkili oldu. Gelişen ülkelere paralel hareket eden TL değer kaybederken, dolar 15 Mart’tan bu yana ilk kez, 3.70.40 TL’ye yükseldi. ABD’de özel sektör istihdamının mart ayında 263 bin kişiye yükselmesiyle dolar yeniden hareketlendi. ADP Ulusal İstihdam raporunun 187 bin kişi ile sınırlı kalması bekleniyordu. Veriler güçlü toparlanmayı işaret etmesi ile dolar yeniden hareketlendi. Ekonomimizi yönetenler faizleri düşük tutmaya devam edecekleri için döviz fiyatları artacak. Düşük faiz yüksek kur bundan sonraki süreçte devam edecek.

BU YIL REFORM BEKLEMEYİN

Dünyanın önde gelen yatırım bankalarından Morgan Stanley, 16 Nisan referandurumundan “Evet” çıkacağı kısmen zayıfladığını belirtirken, hangi sonuç çıkarsa çıksın 2017 içinde sıkı para politikasında bir değişim beklenmediğini ve yapısal reformların bir vadede gerçekleştirilemeyeceğini belirtti. Uzmanlar, kredi garanti fonunun devreye girmesiyle birlikte 2016 sonu itibariyle yüzde 132 olan kredi mevduat oranını daha şişeceği uyarısında bulundu. Şirketlerin yüksek döviz borcunun zaman içinde Türk lirasını borca dönüştürülebilmesi için hükümetin adımlar atabileceğini ve kamu şirketlerinin Türkiye Varlık Fonuna devredilmesinin 2017 yılında bütçeye zarar vermese de orta vadede sorun oluşturabileceği belirtildi. Uzmanlar, ayrıca yap-işlet-devlet projelerinde şirketlere verilen garantilerin ne kadar olduğunu sorduklarında yılın ikinci yarısından itibaren yayınlanacağı bilgisi verildi.

EKONOMİDE İŞLER İYİ GİTMİYOR

Ekonomik sıkıntı nedeniyle artık iş dünyası da sesini yükseltmeye başladı. Bu yıl ikincisi düzenlenen ekonomi ve lojistik zirvesine katılan Doğu Karadeniz ihracatçılar Birliği Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, kendi kendine büyüme hikayelerinin bir geçerliliğinin olmadığını söyledi. Gürdoğan, “Gerçekleri konuşup bizleri yönetenlere yol göstermemiz ve bu yolda da kendi içimizde de övünmek değil, dünyanın bizi övmesini sağlamamız lazım. Biz kendi kendimize büyüdüğümüzü ve çok şeyler yaptığımızı söylersek sadece kendimizi tanıtırız. Böyle giderse ihracatın 150 milyar dolara bulayacağını, duble yolların tek başına yetmediğini ve üretmeyi unutan bir millet haline geldiğimizi iyi bilmeliyiz” dedi.

Ekol Lojistik Başkanı Ahmet Musul’da “Sadece ekolün 2 milyon Euro, köprüler bizim verimliliğimizi artırmak için mi vardır. Biz köprülerin finansmanı için mi varız? Çok kıymetli zamanlar hızlı geçiyor. Çok hızlı geçiyor. Bürokratik uygulamalar, finansman maliyetleri yeknesak olmayan yaklaşımlar bizi tüketiyor.