Güzel Türkçemizde öyle sözler ve deyimler ve atasözlerimiz vardır ki,

Güler misin , ağlar mısın misali, hem düşündürür, hem de güldürür.

işte bunlardan ikisi,

" başımıza icat çıkarma"

"eski köye yeni adet getirme"

girişimcilik adına bu olumsuzluk içeren atasözleri bizi dünyada , icatlar konusunda neden geride kaldığımızı düşündüren sözlerdir.

oysa dünya icat ve keşifler konusunda bu sözlerin aksine , her zaman ileriye dönük cesaret ve maceralarına durmaksızın girişimcilik ruhuyla yeni icatlara ve keşiflere imzalarını atmıştır.

Bizim olumsuz atasözlerimizin aksine girişimcilerin ortak özellikleri;

Yüksek irade ve heyecan,

Yaratıcı ve analitik düşünce yeteneği,

Yüksek oranda çalışma isteği,

Cesaret, tutku, kararlılık ve dirayet yeteneği,

İnsanlarla başarılı ilişki kurabilme yeteneği,

Kendini ifade edebilme yeteneği,

Zengin bir bilinçaltı ve hayal kurabilme yeteneği,

Takım çalışmasına uyumlu olma,

Kişisel vizyonu ve misyonunun olması,

Esnek davranabilme gücü,

Güvenilir, sempatik ve esprili kişilik yeteneği,

Yönetim becerisi ve liderlik yeteneği.

Her birimizin içinde gizli bir buluş kabiliyeti vardır; ancak sadece birkaç şanslı kişinin yaratıcı olabileceğini düşündüğümüzden, çoğumuz bunun farkına varmayız.

Aslında ihtiyaçlar , tüm icatların anasıdır.

Genel de çoğunlukla Karadeniz bölgemizde set doğa şartlarında aşılamayan topoğrafya ve giderilmesi gereken ihtiyaçlar için kısa yoldan bulunan çözümler zaman içinde herkesi gülümsetmektedir.

Bu ülkede Atatürk ölmeden önce ve büyük desteğiyle, aslında DDY müteahhidi ve soyadını da demir ağlarla ördüğü inşaatlar dan esinlenerek Atatürk'ün bizzat “Demirağ “ soyadını verdiği Nuri DEMİRAĞ ulu önderimizin desteğiyle Uçak yapımına başlamıştır.

Türkiye'de ilk uçak fabrikasının kuruluşu, ilk sigara kağıdı üretimi, ilk yerli paraşüt üretimi gibi ilkleri gerçekleştiren, İstanbul Boğazı üzerine köprü yapılması, Keban'a büyük bir baraj yapılması düşüncelerini ilk kez gündeme getiren kişidir. Özellikle havacılık sanayisinde başarıları ile anılır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk muhalefet partisi olan Millî Kalkınma Partisi'nin kurucusu ve devrin en zengin iş adamı olan Nuri Demirağ., 1936 yılında uçak fabrikasına kurma girişimine başladı. O yıllarda ordunun uçak ihtiyacı halktan ve zengin işadamlarından toplanan bağışlarla karşılanmaktaydı. Kendisinden uçak satın almak için başlatılan bir bağış kampanyasına katılması istendiğinde “Benden bu millet için bir șey istiyorsanız, en mükemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim” sözleriyle karşılık vermişti.

Ardından , İstanbul Beşiktaş sahilinde şimdiki deniz müzesinin yanındaki boş sarı binada bir fabrika kurarak ilk uçağı inşa ettiği gün ,Türklerin neler yapabileceğini , ve “başımıza icat çıkarttığını “ gururla gördük.

Uçakları kullanacak Türk pilotların yetişmesi için bir havacılık okulu kurmak gerekiyordu. Pistin bulunduğu arazide Gök Okulu kuruldu. Okul, 1943 yılında kadar 290 pilot yetiştirdi. Yeşilköy'deki Gök Okulu'ndan önce Divriği'de de bir Gök Ortaokulu açtı. Sivas'ın hiçbir ilçesinde ortaokul yokken açılmış bu okulda öğrencilerin tüm masrafları karşılanıyor; öğrenciler havacılığa özenmeleri için İstanbul'a getirtilip uçuş dersleri veriliyordu.

Beşiktaş'taki uçak fabrikasında 1936'da ilk tek motorlu uçak üretildi ve Nu.D-36 adı verildi. 1938'de Nu.D-38 adlı çift motorlu altı kişilik yolcu uçağı yapıldı. NuD-38, 1944 yılında Dünya havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alındı. İlk uçak siparişini 1938 yılında Türk Hava Kurumu (THK) verdi. Nuri Demirağ'ın verdiği siparişten vazgeçen THY aleyhine açtığı davayı kaybettikten sonra hükümet üyeleri ve cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye mektuplar yazarak yanlışlığın düzeltilmesi için yaptığı girişimler başarısız oldu

Ama Atatürk'ün vefatıyla , ardından iktidara gelenler bu projeye dış güçlerin entrikalarıyla engellemişler ve ticari yaşamında maalesef Nuri bey 'i iflas ettirmişlerdir.

Ayrıca uçakların yurt dışına satılamaması için bir de kanun çıkartılır. Bu yüzden sipariş alamayan fabrika 1950'li yıllarda kapanır. Beşiktaş'ta üretilen uçakların uçuş deneme testleri ve gök okulu için yapılan pistler, hangarlar, üzerlerindeki bütün yapılı binalar o yıllarda dünyanın en büyük havalimanı Amsterdam Havalimanı büyüklüğündeki bütün kurulu tesisler istimlak edildi. Bu havalimanı günümüzdeki Atatürk Havalimanı'dır.

İspanya, İran ve Irak'tan alınan siparişler engellendi; elde kalan uçaklar hurdacıya satıldı.

Aydın da 1950 li yıllarda rahmetli Mustafa Çıldır ile başlayan uçmak üzerine bir merak ortaya çıkınca , bizim Efeler de yaşayanların marifetleri , Nuri Demirağ'ı aratmıyor.

Baltaköy lü iki kafadar marangoz oturmuş hayatı uçaklar ve uçma tutkusu ile geçen Vecihi Hürkuş gibi , ortaya bir uçak , gerçekten sahici bir pırpırlı

Marangoz ve Uçak mühendisleri (!) Nedim Atak ve Ali Telli Menderes ovasında zirai ilaçlama yapmak amacıyla tasarladıkları uçak 35 bin liraya mal olmuş ve motoru da bir hurda kamyondan çıkıntı. Çıldır havaalanına bir traktörün çektiği uçak 100 metre yüksekliğe kadar havalanarak bundan 55 yıl önce 1966 yılı Ağustos ayında Özel sektör olarak Aydın tarihine İLK ÖZEL UÇAĞI YAPAN VE UÇURAN AYDINLI marangozlar olarak adlarını yazdırmışlar.


AYDIN ÇILDIR HAVAALANI için hemen " olmaz , istemezük " diyen AYDINLILARA işte bu gerçek öyküler tokat gibi bir cevap. İsteyince olmaz ,diye bir şey olmaz..! Yeter ki hayal edin ve isteyin. zira bu ülke Korona günlerinde en büyük ihtiyaç olan Solunum cihazını bir ayda üreterek , emsallerinden çok daha ucuz ve fonksiyonlu olarak üretebilen zekaya ve enerjiye ve hayal'e sahiptir.

Ama iki şeye dikkat etmeliyiz..!

İlki , kimseye güvenmeden , kendi, gücünüzle , kararlı olun ,

İkincisi ,tabii bir de gölge etmek isteyenlerden uzak durun..!

SÖZÜN ÖZÜ :

BAŞLAMAK , BAŞARMANIN YARISIDIR.

VAZGEÇMEK , BAŞARISIZLIĞIN ADIDIR.


MEHMET ÖZÇAKIR

[email protected]

P.K:110 EFELER - AYDIN