Önceki yazımızda kuraklık olgusu sürecinde bazı ürünlerin verim artışı sağlayacağı, genelde ise eksi sonuçlarla karşı karşıya kalacağımızı belirtmiştik. Bu farklılık iklim çeşitlerine ve ürünlere göre değişecektir.

“Tropikal ve ılıman iklim bölgelerindeki buğday, pirinç ve darı gibi ana ürünler açısından, yerel hava sıcaklığı 21. yüzyılın son dönemlerine göre 2 °C ve daha fazla arttığında uyum olmaksızın iklim değişikliğinin üretimi negatif etkilemesi beklenmektedir.

Öngörülen etkiler ürün ve bölgeler ile uyum senaryolarına göre değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin; 20. yüzyılın son dönemiyle karşılaştırıldığında, 2030-2049 dönemi için gerçekleştirilen kestirimlerin yaklaşık %10’u ürün rekoltelerinde %10’dan daha fazla artış gösterirken, kestirimlerin yaklaşık %10’u %25’ten daha fazla rekolte kaybının olacağına işaret etmektedir.

Mısır, şeker kamışı ve birçok tropikal çayırı içeren bazı bitkiler, dört karbonlu bir bileşik üreterek fotosentetik işleme başlar. Aslında, mısır ve şeker kamışı, genellikle böyle düşünülmemesine karşın, birer ot türüdür ve bu tip bitkiler C4 bitkileridir. C4 bitkileri CO2 artışlarına C3 bitkilerine göre daha az tepki verir. Bu nedenle, CO2 gübrelemesinin C3 bitkilerinin büyüme hızı üzerinde önemli bir etkisi olabilirken, C4 bitkileri üzerinde büyük bir etkisinin olması beklenmemektedir. Mısır gibi belirli tarımsal ürünler, yüksek CO2 ’li bir dünyada C3 kökenli yabani otlara kıyasla dezavantajlı olabilir. C3 dünyası içinde bile, farklı bitki türlerinin, CO2 artışlarına eşlik edebilecek sıcaklık ve nem varlığındaki (ör. yağış rejimi, toprak nem içeriği) değişikliklere farklı tepkiler göstermesi beklenmektedir.

Yaklaşık son 15 yıllık dönemde atmosferdeki CO2 birikimindeki değişikliklerin etkilerinin bitki tiplerine göre (burada C3 ve C4 bitkileri) ele alındığı çalışmalar yayımlanmaya başlamıştır. Bu durum bu alandaki önemli bir ilerlemedir (DaMatta vd., 2010).

Atmosferdeki birikimi sürekli artmakta olan artan CO2 etkisi (CO2 gübrelemesi), C4 ürünlerindeki fotosentez oranları artan CO2 birikimlerindeki artışlara daha zayıf karşılık verdiği için, C3 bitkilerinde (buğday, pirinç, pamuk, soya fasulyesi, şeker pancarı ve patatesler, vb.) C4 bitkilerinden (darı, sorgum, şeker kamışı, vb.) daha yüksek olma eğilimindedir (Leakey, 2009).

En yüksek gübreleme yanıtları yumrulu ürünlerde gözlenir. Bunlar yer altındaki organlarında fazla karbonhidrat depolama açısından önemli kapasiteye sahiptir (Fleisher vd., 2008; Högy ve Fangmeier, 2009).

Veriler, hem Dünya hem de Türkiye’deki tarımsal üretim ve gıda güvenliği açısından mısır, buğday ve pirincin önemli tahıllar arasında yer aldığını ve iklim değişikliği koşulları altında bu ürünlerin gelecekte de önemli olacağını göstermektedir. Bu yüzden, “iklim değişikliğine neden olan koşulların (atmosferdeki birikimi artan karbondioksitten – karbondioksit gübrelemesi)” ve bu koşullardan yararlanabilecek “tarımsal üretim bitkilerinin (C3 bitkileri)” farkında olunması önemlidir. Bu kapsamda sonraki bölümde, bir C3 bitkisi olan çeltiğin damla sulama ile üretimi, “iklim değişikliği koşullarında, artan hava sıcaklıkları ve sıcak hava dalgaları, artan buharlaşma-terleme, yağışların ve toprak neminin azalması (yağışlar azalmasa bile yağış rejiminin ve değişkenliğinin çok ciddi düzeyde değişmesi), kuraklık olaylarının sıklığının ve şiddetinin artması” gerçeği dikkate alınarak örnek bir “iyi tarım uygulaması ya da tekniği” olarak özgün bilimsel çalışmalara dayanılarak tartışıldı.

Kaynak/Alıntı: Zeynep Zaimoğlu. İklim Değişikliği ve Türkiye Tarımı Etkileşimi Zeynep Zaimoğlu