Önce 1950 lerde başladı ayrıştırma ve ötekileştirme. Vatan Cephesi’ne dahil olanların isimleri her akşam radyolardan duyurulurdu. Ardından köylerde bile ayrılan kahveler, partilerine göre siyasi husumetten karşı partili dükkandan alışverişi kesen muhalifler ve kesilen komşuluklar ve akrabalıklar.

Sonrasında 12 Eylül öncesinde yine ikiye bölünen halk ile onu izleyen ortacılar.

Bizi ya birileri, ya da kendimizin eseri, ikiye bölenler her zaman oldu.

Biz de bölündük yıllarca aramızda,

70’li yılardaydık mesela,

Cumhuriyet gazetesi solcular,

Ortadoğu gazetesi sağcılar,

CHP ortanın solu , MHP ortanın sağı,

Adalet Partisi tam ortadakiler,

Barış Manço’yu sağcılar, Cem Karaca’yı solcular,

Vehbi Koç’u İstanbullular, Sakıp Sabancı’yı Anadolu kaplanları,

Galatasaray’ı Burjuvaziler, Fenerbahçe’yi Sosyeteler,

Beşiktaş’ı işçiler öğrenciler, emekçiler,

Kırmızı solcuların , Yeşil İslamcıların,

Hep bir kategorize içindeyiz.

80 öncesi hiç unutmam, Üniversite sona erince , yaz tatillerinde Aydın’a memleketime geldiğimde Bulvar da Turistik Park ta oturuyoruz arkadaşlarla.

Yaşı 60 civarında olanlar bilirler,

Ülke sağ sol kavgasıyla ikiye bölünmüş, Bulvar sağcıların , kapalı spor salonu tarafı solcuların denetiminde.

Turistik parkta çayımızı yudumlarken , yan masada, düşük bıyıklı birileri, “koministler Moskova’ya “ mırıldanmalar başladı.

Aydın dan öğrenim için İstanbul da yaşadığımdan , bizden sonra gelenleri pek tanıyamadım doğal olarak.

“koministler Moskava’ya “ tekrarlanınca, dönüp baktım , en yakın masa bizim ..!

Açıkça bu laf atmalar bize..!

Masa da o yıllarda fahri Turist rehberliği de yaptığımdan yabancı misafirler de vardı.

Hiç cevap vermeden hesabı ödeyip çıktık.

Arkamızdan söylenmeye devam eden bu arkadaşlar yanımdaki yabancı arkadaşlar ile , üzerimdeki “ kırmızı “ t’shirt’ten alınmış olmalılar.

Malum o yılların sloganıydı “kızıllar Moskova’ya”

Ardından gelen 12 Eylül darbesi birbirine atacak kurşunu bulunmayan bu vatan evlatlarını, aynı hücrede ve potada eritip , yine kardeş olduklarını hatırlattı , ama çok acı anılarla..!

Doğaldır , “herkes aynı şeyi düşünüyorsa ,kimse düşünmüyor “demektir.

“Koyun kurt ile gezerdi, Fikir başka başka olmasa” demiş Aşık Veysel.

İşte bu nedenledir ki,ayrı düşünmek, karşısında durmak ve düşman olmak , demek değildir.

Bir türlü içimize sindiremediğimiz farklı düşüncelere tahammülsüzlük , aslında empati eksikliğimizdir.

Bir başkasının yerine kendimizi koyarak, acaba ben nasıl düşünürdüm ne yapardım sorusuna en uygar yaklaşımı aramaktır empati.

Siyasette ayrılık , toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkiliyor.

Mahallede, akrabalar arasında, okulda işyerinde , spor da, sokakta, hatta ticaret’te bile ..!

Bunları 1980 öncesi yaşayan biri olarak çok acılarını çektik.

Sonrasında toplumu tekrar barıştırmak üzere bir araya getirmek , eski yaraların acısını iyileştirmek öyle kolay olmuyor.

Bugün de İstanbul da tekrarlanacak seçim sathı mailinde aynı ayrıştırıcı hakaret dil’i kullanan siyasiler’e sözüm,

Millet bıktı usandı bu ayrıştırıcı söylemlerden .

Kendinize çeki düzen verin.

Milletin sağduyusu , sizin sözlerinizden daha çok olgun.

Örneğin futbol da ,Yıllardır Aydınspor’un da ,yerel de ezeli rakibi İzmir takımları Göztepe ve Karşıyaka olmuştur.

Asi kankalar tribünlerde “göz göz Göztepe “ diye başlayan ve burada yazılamayan sinkaflı tezahüratları bitmez , sürer giderdi her maçta.

En kibarı “ ayağa kalkmayan göz göz olsun “

Futbol da bile ayrışmalar zirveydi o yıllarda.

Aydınspor çekişmesi öyle boyutlardaydı ki, Denizli deplasman dönüşü Aydın içinden geçen İzmir’li taraftarlar, siyah beyaz renkteki inekleri bıçaklamışlardı.

Askerlik de bile , Ege bölgesinden olunca, “toprağım ” diye sarılır Aydın’lı, Denizli’ li, Muğla ve İzmir ‘li.

Hayatı bir sahne olarak görmeli…!

her sabah bu sahneye çıkarken gülümsemeyi unutmamalı.

Ne demişler,

“Sevdiğinize bir gül verin , gülünüz yoksa gülüverin..!”

***

Aydınspor bu yıl hem 1923 hem de 1966 aynı süper amatör kümede karşılaşacaklar.

Komşumuz Denizli ise futbol da bir ivmeyle Süper lig de kendine yer buldu. Spor Toto 1. Lig'in 33. haftasında Süper Lig'e çıkan iki takım belli oldu.

Ligin bitimine 1 hafta kala ilk iki sırayı garantileyen Gençlerbirliği ve Denizlispor, Türkiye futbolunun en üst klasman seviyesine yükseldiler

Aydınspor’un 1990-1991 sezonunda yaşadığı günleri özlemiyor değilim.

Bazen tekrar sıçrayıp , yükselmek için , dibe düşmek gerekiyor..!

İşte dipteyiz, Aydın da iki takımla .

Tekrar sıçramak için gücümüz kaldıysa, haydi ayakları yere vuralım hızlıca.

***

Ramazan’ın nerdeyse üçte biri bitti.

Sayılı gün ne hızlı geçiyor.

Çok değil iki buçuk hafta sonra gelsin Ramazan bayramı.

Her yerde iftar sofraları,kurulan masalar çadırlar.

Ramazan sonrası ortadan kalkan bu adet,bir bakıma ihtiyacı olsun olmasın , sokakta tüm insanlarımızı birleştirmesi açısından yerinde ve güzel bir fotoğraf.

Ancak yapılan hayırın gerçek ihtiyaç sahibine gidip gitmediği de ciddi tartışma konusu.

Geçenlerde basında bir belediyenin cenazelerde , ölenin evin veya taziye evlerine pide gönderilmesi hizmetinden vazgeçildiğini okudum.

Hayır ile ihtiyaç sahibinin buluşturulmasında , mutlaka isabetli olmak zorundayız.Popülist yaklaşımlardan kaçınmalı , bu hassas konu çok iyi irdelenmelidir.

Mesela 65 yaş üzeri , tüm kamu ulaşım araçları ile şehir içi minibüslerinin bedava olmasına karşıyım.

Tamamı kamu kaynaklarının israfı ve özel minibüslerinde hiç memnun olmadığı bir uygulama.

İnsanımızın yaşı, gelişen tıp ve bilinçli tüketici kültürü sayesinde, artık 75 lerde ancak gerçek anlamda yaşlı olarak kabul ediliyor.

Sabah akşam kamu kaynaklarının kullanıldığı bedava ulaşım hizmeti kamu zararıdır.

Onun yerine adını koyup 1lira sabit ücret belirlenebilir,

Madem bedava kamu hizmeti sadece ulaşım için düşünülüyor , aynı uygulama 5 ton’a kadar su ile 5 kilovat’a kadar elektrik için neden uygulanmıyor..?

yaşı 65 üzerinde olanlara, bedava yolculuk olanağı yerine su ve elektirk desteği olarak yaygınlaştırmak daha uygun değil mi..?

Keza kurulan iftar çadırları yerine, dağıtılacak kartlarla belli merkezlerden gıda desteğinin 365 gün devam etmesi daha uygun olmaz mı..?

Mesela AYMELEK derneğinin sadece kimsesiz yaşlılara Ramazan da yaptıkları hizmeti görünce ,şaşkınlıktan ağzım açık kaldı ve duygulandım.

Başkanı ve gönüllü çalışan tüm AYMELEK üyelerine teşekkürler.

Yerel yönetimler, büyük firmalar , bu sosyal sorumluluk projelerine destek vermelidir, ama sadece Ramazan için değil, tüm yıl için..!

Aydın dan kazanan firmalar, çoğalmalı Aydın’ın sosyal sorumluluk projelerine katkıda bulunmalıdır.

Sahi isimlerini hepimizin bildiği diğer firmalar neredeler ..?

Aydın’ın sosyal , spor, kültürel projelerinde sponsor olmak üzere görmek istiyoruz.

SÖZÜN ÖZÜ:

DÜN GEÇMİŞTİR,YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEYEN BİLİNMEZ BİR GELECEKTİR

BUGÜN’Ü İYİ YAŞAYALIM ,

ÇÜNKÜ SADECE O GERÇEKTİR.

Mehmet ÖZÇAKIR

[email protected]

PK:110 EFELER – AYDIN

GSM : 0.532.3722627