Adalet nedir?

Türk Dil Kurumu’na göre adalet : Yasaların herkes için eşit bir şekilde kullanılmasının sağlanması, doğruluk, hukuka uygunluk ve insanların hakkını gözetme olarak ifade edilir.

Adalet, klasik anlamıyla üstün hukuk kuralları ve idealine uygunluk demektir. Bu klasik anlamıyla adalet hem bir durumu hem de insanların davranışlarını tanımlar ve kapsayıcı bir nitelik taşır.

Bu tanımdan benim anladığım, yasaların herkes için eşit derecede geçerli olduğudur. Yani ülkemizde görünenin aksine yasalar önünde herkesin eşit olması gerekiyor. Ülkede ki herkesin hukuka uygun hareket etmesi ve insanların hakkının gasp edilmemesi gerekiyormuş.

Adaletsizliğin de Bir Yaptırımı Olmalı

Adalet ve adaletsizlik toplumumuzu ilgilendiren en önemli kavramlar ve olgulardır. Özellikle küresel ölçekte incelediğimizde yaşadığımız yer küre üzerinde adalet kavramının hiç de anlamına uygun kullanılmadığını görmekteyiz. Hatta doğadaki canlılar arasındaki ilişkilerde bile adaletin olmadığını, her türden canlının biri birine adaletli davranmadığını gözlemlemekteyiz; kaldı ki hem cinsler biri birine adaletli davranabilsin. Doğaldır ki adaletin olmadığı yerde de kaos ve beklendik olumsuz her türlü olay gerçekleşir.

Neden böyle bir konuyu yazmaya gereksinim duydun derseniz; insan olarak yaşadığımız her an ve her olayın bizleri dolaylı da olsa etkilediğini görmekteyim. Bu nedenle de toplumsal her olayı sorgulamayı ve çevremize aktarmayı bir görev biliyorum. Yaşanan olaylar, aldığımız haberler, gazetelerde yazılıp çizilenler, TV’lerde verilen haberler adaletsizliğin her alana nüfuz ettiğini gözler önüne sermektedir.

Adalet, İslâm’ın çok önem verdiği konulardan birisidir. Bu nedenle dini anlamda da şöyle tarif edilmektedir: “Hakkı teslim etmek ve kim olursa olsun eşit davranış ve eylemde bulunmaktır." Adalet, her şeyi layık olduğu yere koymak, doğru hüküm vermek ve haksızlıktan uzak durmaktır. Adaletin karşıtı ise zulüm, haksızlık, adam kayırmak gibi kötü davranışlardır. Yani özetle adaletsizliktir.

En yüksek erdem sayılan adalet, akıl ve vicdan unsurlarından oluşur. Aklı ve vicdanı olmayan kişi ve toplumların sonu hüsrandır. İlkel adalet, uygar adalet, denkleştirici adalet, dağıtıcı adalet, sosyal adalet, ilahi adalet gibi değişik türleri vardır. Adalet, birçok noktada eşitlik, ahlak, ölçülülük ve hakkaniyet kavramları ile kesişir.

Adaletin özellikleri ise, emanetleri korumak, dürüstlük, güvenilirlik ve adaletli olmaktır. Bu özellikler ahlaklı bir insanda bulunması gereken en temel özelliklerdendir. Böylesi güzel özelliklere sahip kişilerin çoğalması toplumsal hayat açısından son derece önemlidir. Çünkü adaletin olduğu yerde barış, huzur, mutluluk, sevgi, saygı ve güven de olur.

Adalet kavramını irdeledikten sonra şimdi gelelim adaletsizliğe. Zaten toplumumuzu da ilgilendiren ve gündemden hiç düşmeyen en önemli konulardan birisi de adaletsizliktir. Doğaldır ki adalet duygusu gelişmemişse ya da iyi uygulanmıyorsa devreye adaletsizlik girmiş olur. Yani bir şeyin eksikliğini onun tezatını oluşturan başka bir şey otomatik olarak karşılıyor ve dolduruyor. Hani şöyle bir deyim vardır ya; ‘’demokrasiler boşluk kaldırmaz.’’ Aynen bu örnek gibi düşünebilirsiniz. Bir olayla örnekleyelim: Adam çekip adamı vuruyor. Adam yaralı, vuran kişi adli kontrol ile dışarda. Hadi git başka birisini daha vur demek değil midir?

Başka bir örnek de farklı bir alandan verelim: Af konusu. Af konuları da adaletsizliği doğuran başka bir eylem türüdür. Af, doğal bir olgudur. Ancak doğru yer ve doğru zamanda uygulandığında doğal ve doğru olur. Aksi takdirde adaletsizliği doğuruyor ki bu da ayrı bir vicdanı rahatsız eden bir durum oluyor. İşi doğru gidip vergisini ödeyen birisi ile işi doğru gittiği halde vergisini ödemeyen yani sahtekarlık yapan herhangi bir kişi veya kuruma af getirmek adaletsizliğin en önemli örneğidir bence.

Yasa koyucular hukuksal anlamdaki konularda özellikle adalet konusunda kesin hüküm içeren maddeler oluşturmalıdırlar. Kesin hüküm olmayan bir konuda yasa uygulayıcıya yasayı keyfi uygulama yetkisi vermiş olursunuz ki bu da toplumsal barışı bozar. Kini, nefreti körükler, beşerî ilişkileri zedeler. Sonucunda da adaletsizlik ortaya çıkar. Adaletsizlik, en kötü eylemdir. Toplumu kaosa sürükler, beşerî ilişkileri bozar, ruh sağlığımızı tehdit eder. Adaletsizliği çözmenin en iyi yolu adaleti doğru uygulamaktan geçer. Adaletli olması gereken her konuda adaletsizlik yapan her görevli kim olursa olsun mutlaka bir yaptırımla karşı karşıya kalmalıdır ki, bir daha da bu eylemi yapmasın. İşte o zaman adaletten söz etmek mümkün olur. Her ne surette olursa olsun herhangi bir canlıya uygulanan her olumsuz davranışın mutlaka ama mutlaka caydırıcı bir yaptırımı olmalıdır. Aksi halde adaletsizliği yok edebilme şansınız asla ve asla olamaz.

Adaleti kim yada ne sağlar?

Adaleti sağlamak yargının görevidir. Ülkemizde yargı görevini üstlenen makam ise mahkemelerdir. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ nın 9. Maddesine göre : "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır." denilerek bu husus açıkça belirtilmiştir.

Anayasamızda ki maddeden anladığım, adaleti Türkiye’de tarafsız ve bağımsız mahkemelerin sağlaması gerekiyor.

Anayasamızda açıkça yazdığı üzere, adaleti sağlayacak olan, "yargı yetkisine sahip tarafsız ve bağımsız mahkemelerdir." Başka yerde yada kişide adalet arayan yolundan sapmış ve yolunu şaşırmış olandır.

Siz yolunuzdan sapmayın, yolunuzu şaşırmayın. Bu ülkede adalet sağlayacak tek yer "mahkemelerdir."

ÖZLÜ SÖZ: "Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz." - M. Kemal Atatürk - "Adalet, toplumların nefes borularıdır.” "En mükemmel adalet, vicdandır."

Daima adil olmanız ve bir an önce adaletle tanışmanız temennisiyle...

Tüm değerli Aydın'ın Haber Portalı Yeni Kıroba Gazetesi okuyucularım; Mutlu ve Huzurlu Haftalar dilerim. Güzel Günlere, Sağlıcakla, Sevgiyle ve Dostça kalın…