Zeytin ve zeytinyağı sektörüne yönelik pozitif ayrımcılığın devam ettirilerek önümüzdeki yıllarda ürünlerimize yönelik desteklemelerin farklılaştırılarak devamı gerekmektedir. 

İtalya, İspanya gibi AB üyesi rakipleriyle rekabet edebilme ihtiyacına binaen, küresel iklim değişikliği elverdiği ölçüde önümüzdeki yıllarda üretimin daha da artacağından hareketle, ülkemizde üreticilere sağlanan prim desteğinin AB’ye nazaran düşüklüğü de dikkate alınarak tüm ürün grupları bazında ihracatta sağlanan DFİF desteklerinin, DTÖ taahhütlerimiz kapsamında 2022 yılsonunda kaldırılmış olan ihracat sübvansiyonları çerçevesinde yeni bir destek yöntemi ile devam ettirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Zeytin Ağaç Varlığımızın Korunması ve Verimliliğin Artırılması Ülkemizde son 20 yılda Devletin desteği ile yapılan dikimlerle ağaç varlığımız 90 milyondan 200 milyon adet düzeyine yükselmiştir. Bunun sektörümüze sağladığı katkılar çok büyük olmakla birlikte maalesef yeterli değildir. 

Dünyada en önemli rakibimiz konumunda olan İspanya’nın zeytin ağaç varlığı yaklaşık 330 milyon düzeyindedir. Ülkemiz ekonomisi açısından büyük öneme sahip olan zeytincilikte üretim bölgelerinin iklim ve toprak şartları ile uyumlu, bölgelere adaptasyonunu tamamlamış çeşitlerin (örneğin; Akhisar-Uslu, Aydın-Memecik, Bursa-Gemlik gibi) dikiminin sağlanarak, 300 milyon ağaç varlığına ulaşmamız gerekmektedir. 

İhtiyaç duyulan ürünlerin, özellikle Tekir, Domat, Memecik gibi iri taneli sofralık zeytin çeşitlerinin dikim ve üretiminin uygun bölgelerde teşvik edilmesi ve en az 80 milyon adet yeni ağaç dikiminin sağlanması gerekmektedir.

Bunun yanında sofralık zeytin yelpazemiz oldukça dar olup yeni çeşitlere ihtiyaç duyulmaktadır.Bunun için de ıslah çalışmaları hızlandırılmalıdır.

 Zeytinyağı fiyatlarında istikrarın sağlanması için üretimde istikrar ve devamlılığın sağlanması büyük önem arz etmektedir. Ağaç sayımız son yıllarda artmış olmakla birlikte, ağaç başına verimlilik çok düşük düzeyde kalmaktadır. Bu sebepten dolayı, Tarım ve Orman Bakanlığımız öncülüğünde yaşlı zeytin ağaçlarının tıraşlanması (gençleştirilmesi) sağlanmalı, bu nedenle oluşacak gelir kaybı, çiftçinin ürün kaybı yaşadığı yıllarda desteklenmelidir. Zeytin fakir toprakların meyvesidir. Ülkemizde kıraç topraklarda yetişen zeytin ağaçlarının büyük bir kısmı sulama altyapısından yoksundur. Bu bakımdan damla sulama sistemleri, derin kuyu açılması ve elektrik harcamaları konularında acil desteğe ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde, küresel ısınmanın da etkisiyle zeytincilikte sulama hayati bir önem kazanmıştır. Bunun en büyük örneklerinden Mısır, kurak iklimine rağmen son yıllarda sulamaya verdiği önem ve destek sayesinde sofralık zeytin üretiminde dünyada 2. sıraya yerleşmiştir. Bu nedenle, tarımsal sulamada kullanılan elektrik harcamalarının %70’e kadar desteklenmesi, zeytin ve zeytinyağı üretimimiz artmasına çok büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca, çiftçimize verilen mazot ve gübre desteğinin de artırılması büyük önem taşımaktadır. Bakanlıklarının sağlayacağı 1 birim desteğin 10 yıl içerisinde ülke ekonomisine 10 birim olarak geri döneceğinden hiç şüphemiz yoktur. Son olarak, Türkiye’de takribi sayısı 80 milyon adet olduğu tahmin edilen ağırlıklı olarak Orman ve Hazine arazilerindeki delice zeytin ağaçlarından aşılanabilir durumda olan 40 milyon adedinin aşılatılarak üretime ve ülke ekonomisine kazandırılması sektörümüze çok büyük fayda sağlayacaktır.

Üreticiye Yönelik Desteklerin Artırılması Ülkemizde üretim alanlarının (zeytinlikler) ortalama büyüklüğü İspanya, İtalya gibi rakiplere kıyasla çok düşük düzeydedir ve engebeli coğrafi yapı üretim ve hasatta zorluklar çıkarmaktadır. Bu da üretimde ölçek ekonomisinin sağlanmasını engellemekte, üretim maliyelerini artırmakta, rekabetçi fiyatlardan hammadde teminini engellemektedir. Kırsal nüfusun azalması ve yaşlanması da bir diğer önemli konudur. Uluslararası rekabette gücümüzün artırılması için; üretimin bahçeden işletmeye nakle kadar geçen tüm aşamalarında, girdi maliyetlerimizin daha rekabetçi olabileceğimiz seviyelere çekilmesi gerekmektedir. Ayrıca, AB üyesi üretici ülkelerle rekabet edebilmemiz için üreticilerimize yönelik desteklerin artırılması, mekanik tarım ve hasadın daha fazla desteklenmesi, kırsalda yaşayan özellikle genç çiftçilerin daha fazla desteklenmesi, büyük ölçekli zeytin plantasyonu yatırımlarının da destek kapsamına alınması, TARSİM kapsamına aşırı sıcakların, ani ve yoğun yağışların getirdiği ürün kayıplarının dahil edilmesi beklenmektedir. Şu an üreticiye verilmekte olan zeytinyağında kg başına 80 kuruş ve dane zeytinde 15 kuruş destek, AB ülkelerinde zeytinyağına verilen kg başına 0,90 Euro/Kg’a ulaşan destek ile kıyaslandığında yetersiz kalmaktadır. AB üretici ülkeleri ile rekabet edebilmemiz için sofralık zeytine 0,70 TL, zeytinyağına ise 3,5 TL düzeyinde destek sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Verilecek primlerin hasat dönemi başlangıcı olan Eylül-Ekim aylarında açıklanması ve ödemelerin daha erken gerçekleştirilmesi, piyasadaki arz talep dengesinin oluşabilmesi ve üreticinin önünü görebilmesi için büyük önem arz etmektedir