Vakti zamanında Aydın ili Koçarlı ilçesi Mersinbelen köyünde bir genç evlenir. Gelinin ana-babası yeni çifti yanlarına alır. Damat iç güveyisidir sözün özü… O zamanlar insanlar sigorta ne bilmez. 1958 yılında Fransızlar mı ne Koçarlı’nın dağlarında uranyum bulmak için sondaj yapmaya başlar. Şirket teknikerleri kendilerinin yemeklerini yapıp bulaşıklarını yıkayacak birisini arar. Kayınpeder ezasından bıkan damat kendi emeğini kendisi kazanmaya karar verir. Koçarlı ilçesi Çavdar Köyü’ndeki sondaj alnına gider. Aşçı ve bulaşıkçı olarak çalışmaya başlar. Ama şirket yabancıdır, damada hemen sigorta yapar. Damat bunun ne olduğunu anlamaz o zamanlar. Bu sondaj yeri nedense sonra kapanır. Kendi parasını kazanıp harcanmasının tadına varan damat bu sefer aynı civarda bulunan Sarıçay köyündeki kömür ocağında çalışmaya koyulur. 1987 yılında ise köyün ilk emekli insanı olur. Köylüler bu kişinin akıllılığına şapka çıkartır. Kendisini iki dönem üst üste köyün muhtarı seçer. İki dönem muhtarlıktan sonra bu kişi “eh! Ben ihtiyarladım deyip köşesine çekilir.” Üç tane kızı vardır kendisinin. İki kızı uzaklara evlenmiştir. Diğeri yakın olsa ne yazar zaten hayırsızdır. Onun hanımı da bu arada ölüverir. Yaşlı da olsa ayakta duracak hali vardır. Hem emekli hem de eski aşçıdır. Fransız şirket Koçarlı dağlarındaki uranyum kuyularını her ne sebepse kapatır gider. Geride 007 James Bond’u değil belki ama köyün ilk sigortalı adamını bırakır.