Dünkü yazımızda Türk tarımının bugünkü duruma gelmesinin en önemli nedeninin devlet, hükümetler, bürokrasi, politikacılar ve bu aktör ve kurumların uyguladıkları ne liberal politikalar olduğunu belirtmiştik.

Neoliberal politikaların ilk uygulayıcı Turgut Özal ve partisi ANAP’tır.

Bu yeni akımdan işçi sınıfının yanı sıra tarım da üretici ve çalışanlar yüksek oranda etkilendiler.

Tarım sektörüne verilen destekler büyük oranda kesintilere uğratıldı ve günümüze kadar sürecek olan kırsaldan kente çok büyük bir göç dalgası yaşandı. Bu dalga kentsel işsizliği tırmandırdı ve kentlerde ücretlerin düşmesini sağladı.

Ancak bu dönem ülkemizde sürekli ve etkili olamadı. 1986 sonrasında siyasi yasaklar kalkıp tekrar çok partili sisteme geçildiğinde tarımsal desteklerin genişletilmesi vaatleri siyasi partilerin seçim bildirgelerinde ve hükümet programlarında yer aldı.

Tarım sektörünün ve Türk çiftçisinin 1980’lerde yaşanan kayıplar 1990’larda bir miktar giderildi.

Özellikle Süleyman Demirel hükümetleri 1963-1970 döneminde olduğu kadar olmasa da tarım sektörünü güçlendirme çalışmalarına girişti. Ve nispeten de başarılı oldular.

1999-2004 yılları arasında Hüsnü Yusuf Gökalp’in Tarım Bakanlığı döneminde tarım sektörü olumlu bir ivme ve yükselme kaydederken 2001 ekonomik kararları ve Kemal Derviş dönemi Türk tarımının bu politikalarının etkisiyle geriledi.

1999 tarihli niyet mektubuyla başlayan ve 2001 ekonomik krizinin ardından önce Kemal Derviş,eliyle hazırlanan ekonomik program nedeniyle 2002 yılından itibariyle tamamen ortadan kalktı. 2001 yılının Şubat ayındaki büyük ekonomik krize kadar Türkiye’de devletin tarıma yönelik destekleme sisteminde neoliberal dönüşüm sınırlı kaldı.