AK Parti heyetinin anayasa değişikliği çalışmaları kapsamında HDP’yi ziyaret etmesi siyasette yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Görüşme başörtüsü serbestisinin anayasal güvence altına alınması için yapılmış olsa da bazı çevreler tarafından yeni bir açılım süreci olarak yorumlandı. Bugüne kadar AK Parti hükümetinin bir çok kararını etkilemiş olan MHP’nin konuyla ilgili görüşü merak ediliyordu. MHP lideri Devlet Bahçeli herkesi şaşırtan bir açıklama yaparak görüşmeyi “doğru ve doğal” olarak nitelendirdi. Türk siyasetinde neyin nasıl yorumlanacağı genellikle konjonktüre bağlı olarak değişiyor. Bahçeli’nin açıklaması bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri oldu. AK Parti’nin yıllar önce başlattığı açılım sürecine en sert tepkiyi veren, daha düne kadar HDP’yle görüşmeyi PKK ile görüşmek sayan Devlet Bahçeli’nin bu büyük U dönüşünün altında da bana göre konjonktür var. Zira paydaşı olduğu Cumhur İttifakı 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanlığı için gereken yüzde 50+1’lik oya sahip değil. MHP özelinde düşünürsek kendi oyları da giderek eriyor. Peki bu durumda ne yapacaklar? Elbette ittifaka bağlı kalacaklar. Cumhur İttifakı’nın büyük ortağına taviz verecekler. Gerçi bu MHP’nin varlık sebebini sorgulatacak kadar büyük bir taviz oldu ama siyasette bunlar olur. HDP elinde bulundurduğu oy sayısı bakımından hem Cumhur İttifakı’nın hem de Millet İttifakı’nın kaybetmeyi göze alamayacağı bir parti. Bu sebeple her iki ittifak da onu yanlarına çekmek isteyecektir. Bu anlaşılabilir bir durum. Ancak anlaşılmaz olan HDP’nin PKK ile olan ilişkisini öne çıkarıp şeytanlaştıranların işleri düştüğünde sarfettikleri bütün sözleri unutup partiyi meşru bir zemine çekmesi. HDP eğer meşru bir partiyse ki TBMM çatısı altında olduğuna göre meşrudur o zaman günün koşullarına göre bazen şeytanlaştırılıp bazen de normalleştirilmekten vazgeçilmelidir.