Dünkü yazımızda Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı yasasını kaynak göstererek “marjinal arazilerin tanımını yapmış,özelliklerini ortaya koymuştuk.Bugün ise konuyu farklı bakış açılarından ele alacağız.
Türkiye tarım arazilerini, tarım arazisi sınıflaması kapsamında ele aldığımızda arazi çeşitleri dağılımına göre toplam 27.510.750 ha tarım arazisinin, 11.613.090 hektarı Mutlak Tarım Arazisi, 878.594 hektarı Özel Ürün Arazisi, 2.883.105 hektarı Dikili Tarım Arazisi ve 12.135.961 hektarı Marjinal Tarım Arazisi olduğu ortaya çıkmaktadır. (GTHB, 2012).
12.135.961 hektar marjinal arazinin diğer sektörlere değil tarıma kazandırılması ülke çıkarları açısından en doğru politik davranış olacaktır.
Marjinal topraklar kavramı zaman, mekân ve disiplin içinde gelişmiştir. Terkedilecek veya başka sektörlere peşkeş çekilebilecek kadar ucuz ve değersiz değildir.
Marjinal toprak kavramı yanlış olarak genellikle verimsiz topraklar, atık topraklar, az kullanılmış topraklar, boşta kalan topraklar, terk edilmiş topraklar veya bozulmuş topraklar gibi diğer terimlerle birlikte de kullanılabilmektedir.
Gerçekte ise marjinal alanların kapsamı, yeri ve kalitesi ile bunların değerlendirilmesi ve yönetimi konusunda bilgi sınırlı ve çeşitlidir. Türk tarım mevzuatında bu konuda geniş ve kesin tanımlamalar eksiktir.
Günümüz mevzuatından marjinal araziler, fiziksel olarak erişilemeyen veya toprak ve iklim kısıtlamaları olan veya kırılgan ve yüksek çevresel risk altında olan, tipik olarak düşük verimlilik ve düşük ekonomik getiri ekosistem hizmetleri olan, düşük üretim ve dolayısıyla kârsız olan alanlar olarak da tarif edilmektedir.
Marjinal topraklar genellikle veya tarımsal kullanım için ciddi sınırlamalar ile karakterize edilmektedir.
Yüksek toprak erozyonu veya bazı kısıtlamalarla karakterize edilen IV ile VIII sınıf arasındaki araziler genellikle marjinal alanlar olarak sınıflandırılmıştır. Toprak erozyonu, bereketli üst toprak kaybı nedeniyle toprak verimliliğini ve verimini azaltmada önemli bir sorun olmuştur.
Marjinal topraklar çoğunlukla ekili olarak yetiştirilen ekinlerin ve mera bitkilerinin bozulmadan üretilebilme kapasitelerine dayanarak gruplamak için kullanılır. Kullanımlarını optimize etmek, üretkenliği sürdürmek, çevresel riskleri azaltmak ve ekosistem hizmetlerini iyileştirmek için marjinal arazi kullanım konularının bütünsel olarak yeniden ele alınıp düzenlenmesi önem arz etmektedir.
Birçok marjinal arazi, arazi kullanım değişiklikleri ve sosyal-ekonomik etkiler nedeniyle dinamiktir. Marjinal topraklar, arazi kaynaklarının geçiş halindeki bir halidir ve doğal süreçlere ve çeşitli yönetimlere karşı çok hassastır.
Marjinal arazi kullanımı kırsal alanlardaki üreticilerin refah ve gelişimlerini önemli ölçüde olumlu olarak değiştirebilir.
Marjinal arazi, arazi işlevleri iyileştirilerek üretken arazilere dönüşebilir.
Buna göre, üretim ve çevreyi sürdürmek için marjinal araziler için dikkatli arazi kullanım planlaması ve yönetimi gerekmektedir.
Kaynak: Tarım Ve Orman Bakanlığı, Tarımsal Üretim Planlaması Grubu Çalışma Belgesi.