“Hayvancılık, başta gıda sektörü olmak üzere birçok sektöre ham madde sağlarken, başka sektörlerden de kendisi için ham madde nitelikli ürünler de dâhil, birçok mal ve hizmet talep etmektedir. Bunlardan ilk olarak akla gelenler aşağıda sıralanmıştır.”

* Yem sanayinden karma yem ve yem katkı maddeleri,

* Bitkisel üretimden kaba ve dane yemler,

* İlaç ve aşı sektöründen ilaç, aşı vb.,

* Makine sanayinden çeşitli alet ve ekipmanlar,

* Bankacılık sektöründen kredi,

* İnşaat sanayinden nitelikli yapı ve/veya yapı elemanları,

* Elektronik sanayinden bilgi toplama ve değerlendirme araç ve gereçleri,

* Biyoteknoloji çeşitli yem katkı maddeleri ile üreme başta olmak üzere değişik süreçlere müdahaleye imkân verecek preparatlar vb. unsurlar.

Küresel hayvansal ticaretin giderek daha önemli hale gelmesi ve son yıllarda dünya genelinde ortaya çıkan hayvansal kökenli pandemiler, sorunları da küreselleştirmiş ve hayvan hastalıklarına ortak çözümlerin alınmasını gerekli kılmıştır. Bu sebeple Uluslararası Salgın Hastalıklar Ofisi (OIE), Dünya Veteriner Hekimleri Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile birlikte “Tek Sağlık-One Health” yaklaşımını bir strateji olarak benimsemiştir. Tek Sağlık kavramı veteriner ve beşerî hekimlik ile halk sağlığı, mikrobiyoloji, çevrebilim ve diğer ilgili bilim dallarında disiplinler arası bir sınırın olmadığı ve olmaması gerektiği anlayışını temel alan, dünya çapında bir halk sağlığı stratejisidir.

Türkiye’de TÜİK verilerine göre 2009 yılında toplam en az 13 milyon kişinin (%18) gıda yoksulluğu çektiği anlaşılmıştır. Günümüzde maalesef açlığın ve açlığa bağlı ölümlerin hala bu kadar yaygın olması, hayvansal üretimin ekonomik yönünün, sosyal yönüne göre ikinci sıraya gerilemesine sebep olmaktadır. Bu sebeple devletlerin, insan beslenmesi için temel gıda maddeleri olan hayvansal ürünlerin insan sağlığına uygun ve erişilebilir bir şekilde üretilmesini sağlaması ve hayvansal üretimi stratejik bir sektör olarak görmesi gerekmektedir.

Açlıkla mücadelenin yanı sıra devletlerin ana görevlerinin başında toplumun sağlıklı ve dengeli beslenmesi de gelmektedir. Türkiye gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, toplam protein üretiminde hayvansal protein üretiminin payının düşük kaldığı görülmektedir (%27).

Bununla birlikte toplam hayvansal protein üretiminde et, süt ve yumurtanın payları incelendiğinde sütün oldukça önemli bir yer tuttuğu anlaşılır. Dengeli beslenme için et, süt ve yumurtadan sağlanan proteinin de dengeli ve yeterli olması gerekmektedir.

Oysa Türkiye’de et üretimi son 7 yılda önemli bir değişim geçirmiş ve kişi başı kırmızı et üretimi bu süre zarfında TÜİK verilerine göre 5,5-10,6 kg, bu ÖİK raporunda kullanılan değerlerle yapılan hesaplamalara göre11-12-16 kg arasında değişmiştir. Bunun 1,5-2,3 kg kadarı 2010 ve 2011 yıllarında ithal kasaplık ve karkas et ile elde edilmiştir. Hazırlanan tüm strateji belgelerinde de tespit edildiği üzere bu durum, süt piyasasındaki istikrarsızlığın ve oligopol yapının bir sonucudur. Yine tüm belgelerde hedeflendiği üzere Türkiye yeterli gıda arzını temin etmek için öncelikle hayvansal ürün piyasalarında ve özellikle de süt piyasasında orta ve uzun vadeli politikalarla, bu politikalar doğrultusunda uzun vadeli arz yönetim programları oluşturmalı ve uygulamaya geçirmelidir.

Hayvansal üretim, günümüzde olduğu gibi gelecekte de özellikle yoksulluk ve açlığa açık bölgeler için önemli bir risk yönetim stratejisi olacaktır. Küçük işletmeler için hayvansal üretim önemli bir gıda kaynağı ve bu işletmeler için aynı zamanda bitkisel üretim yapmak için itici bir güçtür. GYÜ’de hayvancılığın gelişmesi dünya yem talebini artırmakta ve yapılan hesaplar dünya hububat üretiminin yüzde 35’inin yem amaçlı kullanıldığını göstermektedir. Ancak, dünya hububat üretimindeki seyir,

birim yemlik hububattan daha fazla hayvansal ürün alınmasını gerektirecektir. Bu durum, gelişen kanatlı sektörünün daha da gelişmesine sebep olabilecektir.

Kaynak:2.Tarım şurası Tarımsal Üretim Planlaması Grubu Çalışma Belgesi.