Garip bir ülkede yaşıyoruz.

Sanki dünyadan kopmuşuz gibi bir manzara içermekteyiz.

Son yıllarda ortaya çıkan küresel gıda enflasyonu son otuz yılın zirvesine yaklaşırken salgın dönemi etkileri henüz silinmeden Rusya-Ukrayna savaşı dış ticareti ve tedariki zorlaştırmıştır. 2020’nin başlarından itibaren yüzde 60’tan fazla artış gösteren küresel gıda fiyatları sebze, tahıl ve şeker gibi ürünlerin fiyatlarını yukarıya taşımaktadır.Bu ekonomik gelişmeler gelecek yakın zamanda pamuk,hububat,mısır,pirinç başta olmak üzere bazı ana bitkisel üretim kalemlerinde rekolte ve kalitenin artmasını zorunlu kılmaktadır.

Tüm dünyada enflasyon,döviz kurları, üretim rakamları ithalat-ihracat dengeleri rayına oturmuş iken bizde tam tersi…

Tüm dünyada enflasyon gerilerken,biz enflasyon hızında dünya üçüncüsüyüz.

Tüm dünyada gıda fiyatları düşerken, gıda üreticisi olan Türkiye’de % 100’lerin üzerinde artmakta.

2000-2022 dönemde Türkiye’nin nüfus artış oranı % 2,8 olurken tarımsal üretim miktar bazlı olarak nüfusa göre daha fazla yükseliş göstermiş gibi görünse de tarımsal ihracat gelirleri birim başı değerler açısından rakip ülkelerin gerisinde kalmıştır.

Tarımda istihdam edilen nüfus tarımdan ayrılarak ise şehirleşme ve sanayileşme nedeniyle azalma eğilimine girmiştir. Şehirdeki iş imkanlarının artması ve daha modern hayata katılma arzusu tarımdan ayrılan nüfusu artırmıştır.

Bu gelişmeler tarımda istihdam edilen nüfusun düşmesinde etkili olmuştur.

2000’lerde 7,50 milyon olan tarımsal istihdam 2020’de 5,12 milyon,2022 ‘de ise 4 800 bin kişiye gerilemiştir. Tarımsal üretimin et,süt,buğday,pamuk,pirinç gibi alanlarında üretim istisnai dalgalanmalarla bereber genelde düşme gösterirken diğer alanlarda üretimde azalma oluşmamıştır.Bu da verim ve teknoloji kullanımından kaynakladığını göstermektedir.Ancak yakın tehlike “kurakık” olarak karşımıza çıkmaktadır.Kuraklık ile ilgili uzun zaman aralığını içeren kalıcı tedbirlerin alınmasında gecikme ve ihmaller olduğu ortadadır.

Farklı tarımsal ürünlerde 22 yılda üretimin nasıl değiştiğine yakından bakıldığında son on sekiz yılda ayçiçeği, mısır, patates, soğan, muz, nar, çay ve çilek üretiminin arttığı görülmektedir. Buğday, şeker pancarı, incir ve fındıkta ise istenilen üretim seviyesinin henüz yakalanamadığı ifade etmek gerekmektedir.

Topyekun ele alındığında bitkisel üretimin, özellikle tarımsal sulama tüketimi yüksek olan ürünlerde

Özellikle diğer gıda ürünlerine kıyasla bu ürünlere kamu planlamasıyla yaklaşılarak nüfus artış hızı, fiyat ve gıda güvenliği açısından söz konusu ürünlerin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.